2
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1229
Okunma

Siz bayım !
Kulağımdan öptü sözleriniz…
Ne söyledi duyamadım içimin, içi..
Bu bendeki kağıt kesiği,
Bu bende ki günbatımı,
Küskün çocuklar ve göğün bütün yağmurları,
Hatıramdaydı oysa..
Siz bayım !
Yetim bir dünyadan sıyırdınız varlığımı,
Denizi özleyen martılar gibi,
Attığınız simitlerin peşindeyim, belkide..
Sonbaharınıza sığındım,
Yapraklar döktüm köklerinizde..
Yok yere hasret mührü düştü yüreğime..
Siz bayım !
Gitme diyorsunuz her fısıltınızda,
Ben sizi nerenizden terk etsem bilmiyorum ki..!
Ellerinizden mi?, Sesinizden mi ?, Rüyalarınızdan mı ?..
Geç kalmışlığın , gizli ağırlığı aramızda…
Kuş olmaktan korkuyor benliğim..
Bilmeden çırpınıp, cama çarpmaktan..
Ve ölümü tatmak avuçlarınızda..
Siz bayım !
Gökyüzündeki göz kırpan yıldızlar gibisiniz..
Sukut ekilmiş gönlünüzdeki tarlaya,
Tohumlar saçabilirmiyim üzerinize ?
Dallanır budaklanırmı fidanlarınız ?
Can suyu eksiktir benim cümlelerimin,
Bu yüzden sırtınızı dönüp gidermisiniz ?
Siz bayım !
Bir gölge oyunu saklanır içimde..
Gölgelerden çıkarabilimisiniz onları ?
Varlığınızın farkında olsada gözlerim..
En yaralı yerim yine gözlerim,
Olmak istemişte, olamamış bir kiraz sancısı belki benim ki..
Bundandır hazetmediğiniz kıvranmalarım..
Siz bayım !
Dünyanın en güzel şarkısı var mırıltılarınızda,
Söylediğinizde, canşenliği başlıyor, yüreğimin lunaparkında,
Ya bir gün ezgisi duyulmamış notalarınız susarsa,
Durduğum yerden atılırsam uzağınıza ?
Ya içimde ki masallar küserse size ?
Ve ritmini yitirirse çarpan yüreğim ?
Siz bayım ! Söyleyin siz !
Bu kekeme toz ve duman içinde,
Hep ve Daima olacakmısınız yanımda ?
03 / 11 / 2014
5.0
100% (4)