11
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
1766
Okunma

Palazlanmış düşlerin,
O öngörülü kuşatılmışlıkların
Sahte üzünçleri;
Bir kelam yeri geldi mi
Kuru bir selam
Ve kağıttan yapılmış
İskambil bozması evlerin
Sessiz tanıkları köşelerde
İzbe ruhların derinlerinde…
Acele sevmelerle çıktı insanlar yola
Yollar uzun ve bitimsiz olsaydı keşke
Keşke dümdüz ve pür nakıl neşe
Ahengi uzantısız ve geniş hacimli
Yol yordam bilmez gönüllerin
Gönüllü elçileri.
Kara bulutlar yağmur yüklü
Çıkmış çoktan baştan
Ah gönül ah, efkar yüklü.
Hülyalar eklendi peşi sıra
Yoldan çıkmış şu kalpte
Saklıdır o derin yara.
Eşsizdi hikâyeler
Biri diğerine benzemeyen
Yüzü koyu yatıp uyuya kaldı
Özlem yüklü nice mizansen.
Azade sanrılardı baştan çıkaran
Gamzelerde yerleşin nice tebessüm.
Cümle kuş dönendi doldu kıyılarda
Kıyısında ruhun hiç doğmamışçasına
Saadet vaat etti kader
Hadi, dedi
Durma hadi üç beş damla daha akıt
Ve gönlünü, yükünü arıt.
Yolu kesişti kederle insanoğlunun
Bitimsiz sandığı o sıkılgan yetinin.
Beşinci mevsim beklemede
Adı ömür bir sonrası ölüm
Kanaat etmek senin neyine
Sakın atma suçu kadere.
Güldü insan ve diledi
Zabıtlara geçti her bir cümle ve hüküm
Son bir kez güldü ölüm meleği
Son kez gülen ve her daim nöbet tutan.
5.0
100% (18)