31
Yorum
78
Beğeni
0,0
Puan
6073
Okunma
Yaktı aşk ateşi ciğer dağladı
Eşk-i çeşmim pınar oldu çağladı
Gayrısını yıkıp Bire bağladı
Neyleyim ikiyi dördü be usta
Ömür denizinde atarken kulaç
Simâlar yalancı,çördü be usta
Vefâsız güzeller olmadı ilâç
Bağrım bin ok yemiş bördü be usta
Zifiri zulmette zülden habersiz
Ateşten bihaber külden habersiz
Gülistan saklayan gülden habersiz
Bu kemteri gedâ kördü be usta.
Yıllar geçti ümid denen pusuda
Söz demedim derdi ile mesûda
Kıyametler koptu bir damla suda
Yanaştığım sahil cördü be usta
Sığmıyor hesaba edilen zarar
Umudum hayalim eyledi firar
Yapışıp desdine verince ikrâr
Sadrıma sevdâyı ördü be usta.
Sabır yokuşunda gönül közlerim.
Sustukça çoğalır ahras sözlerim
Kırk yıldır bakarkör a’mâ gözlerim
Bir anda açılıp gördü be usta.
Hasret yeter dedi çekti karayı
Kendi açıp kendi sarar yarayı
Yâr gelecek diye gönül sarayı
En muhkem döşenmiş dördü be usta
Telâşın, kaygının durulduğu yer
Hedefin ziyânsız vurulduğu yer
Şâh-ı mihmânımın kurulduğu yer
Sinemin kasrında tördü be usta.
Günâhi Ahmet İslamoğlu
Bör:böğür,bağır,göğüs
Çör:şeytan,mısır sapı
Cör:bataklık,sazlık
Dör:misafir odası
Tör:Evde veya odada saygıdeğer kişilerin oturduğu başköşe