0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1007
Okunma
ne zaman ince yağmurlara bürünse ankara
kendime gelemem epeyce bir zaman
yapayalnız kalırım bir tren garında
zemherinin kör bıçakları keser bedenimi
ve sonra, sırtlayarak kendimi
kanlı kantarlara çekerim mezbahalarda
ne zaman çisil yağmurlar örtse ankarayı
bütün sevdalılar kurtulur acıdan
omzuma yüklerler bir akşam üstü
kabuğu deşilmiş cümle ayrılıkları
hele bir de beşevlerden kuğuludan başlarsa
nasıl da yaklaşırım dilan’ıma
sel önünde kütük misali geçen yıllar
papazın bağında tunalıda
ne zaman fitlenmiş yağmurlar başlarsa ankarada
tıkabas olur tüm kilitlenmiş sinemalar
’’rüzgâr gibi geçti’’ de hayat bahar ve ’’love story’’ de ağlamalar
yetmişlerin ortası, yağmurlar aynı yağmurlar
ida dolu, adam dolu ve kadın dolu kaldırımlar
değişken mi buhar
hey gidi eski yağmurlar
kasım
5.0
100% (3)