0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
553
Okunma
05.09.2013 tarihinde karalandı.
kadınlar hep yorgundurlar sonbaharda
nerde nemli bir çimen görseler koşup oraya uzanmak isterler
ve ihanet etmek için geçmişe
çıfıt çarşısına dönen kalplerine abanırlar
şiirler yazarlar sözcükler satınalırlar
bu ticaret bu ihanet bu kaygı
nasıl da aşk diye sunulur sonra
nasıl da sarılıp sarmalanır kötü kokulu ağızlarda
oysa yitmiştir sır bir kere
uçmuştur kuş
işe yaramaz olmuştur şiir
ve bulunmayacaktır artık kalplere şifa dağıtan ecza
ister nazımla yatılsın ister sefere çıkılsın cahitle
ne oldu da umudun doruklarından yuvarlandı taş
şimdi uhrevanın derin ve yeşil bir yaylası
musanın koynundan çıkmış yed-i beyzası gibi
leyla sanmak için kendini ya da zuhre diye sunmak için kuyulara
avuçlarındaki kirli öykülerle hakka yakaranlar
pusarak kendi içlerine yavaş yavaş
cesaretle göğe diker oldu gözlerini..
görüyorum ve buna da dayanırım tanrım
dayanırım parçalansa da çocuklar etrafımda
çünkü etrafımda bir sürü beyonce
ve aklımda büyük osmanlı rüyası
duvarda kabe resimleri
üç boyutlu
ve yanıbaşımda bankalar ve kredi kartları
aynı saftayım elbette pensilvanyayla
ve meydanlarda işçiyim laçkalaşmış sloganlarla..
başım derde girince ahzaba sığınıyorum
küfrederek belediye işçilerine
reis-i cumhura
sağa sola nanik yaparak
camilere sığınıyorum sonra bir bedevi kabalığıyla
ince tebessümlerin ve galiz günahların nezaretinde
matruşka bebekleri gibi ruhumla
dilimi ateş sanarak
ve tüm mavileri sevgilim ya da annem bilerek
salınarak ağzımdaki gülüşle..
kadınlar hep aşıktırlar sonbaharda
memelerinden söz etmiyorlar ama ben anlıyorum
gözlerim kamaşıyor sessizliklerinin görkeminden
hiçbiri beklediğim şahmaran değil
zehir deseniz hiç
işporta tezgahından aşırılmış yaldız
bundandır kimi sözlerinin parıldayışı
ve büyümüyor insan böyle yanılınca
ürpererek ıslığa sığınıyor sadece loş gecelerde..
sonbaharda kendisini aşık sanan
ve yalancı düşlerinde sabahlayan kadınların
ne zamandır uzanmış ellerine aldırmıyorum
bu yalancı leylaların bulandırdığı sevdalar
acuze şehirleri andırıyor
ucuz kağıtlara basılmış takvim yapraklarından aşırılmış tarif gibi
öyle sıradan ve kendinden bağımsız
herbirinin kaygısı devasa herbirinin törpüleniyor yüreği
sonbahar yorgunu kadınlar ağırlıyorum gölgemde
kimine baba oluyorum adam akıllı
gölgemde başlıyorlar kanamaya
gölgemden başlıyor kendimi öldürmelerim
kimine haylaz bir oğul oluyorum
yaralı omzumu gösteriyorum bazılarına
ki onlar ilk imgenin kovuğuna saklanıp ağlıyor
kimi bir şairin sakallarına asıyor bütün hayallerini
ölülerden medet uman çinegene müridler gibi
kimi bazı gecelerde koynuna aldığı düşlere sığınıyor
kimi Allaha sığınıyor sırasını savmış bir kalple
ağzı dili oruçlu titriyor ayakları elleri
tutup eylüle veriyorum bütün gözlerimi..