20
Yorum
22
Beğeni
0,0
Puan
1473
Okunma

yüzünün bir kıyısında mona lisa gülüşü değiştirmez pozunu
diğer yanda bulutlu hava, yağmurlu
ve tekmelenir kadınlık onuru
eski yolcularını indirirken yol
yeni yolcular çıkar
uçsuz bucaksız merdivenlerden
hayatla dikiş tutturmak zor der bir yolcu
sıkı sıkı sarılmış makaralar zağlarken
küçük mahpus evlerin pencere önünde
saat çiçekleri gözünü açar
bulaşık bir gündür gelen
kaç para eder boğazını yırtsa kederden
her sabah siyah bir yamadır eteğinde
göğsünde çarpar güm güm de güm güm
uzaktan duyulmaz davulun sesi
gecenin tımbırtıları, kaçışlar
yüzü bembeyaz bir çarşaftır
sevgisizliğe intihar eden
ne zaman dudağının ucuna bir umut yerleşse
zorlaşır akşamı etmek
ucuzlayan altın gibi kadın
saklanır yüzünün en görülmez yerine
kapı arkasında çırpınır yıldızlar
kaçırır bakışlarını
göğün taa bilmem kaçıncı katına
nazlı bir perisin diye avutulur
mahalle tutsaklığı
gözü kayamaz yoldan ileri
yüzünü büker girilmez yönünden
kimbilir kaç çizik atılır kalbine
aleyhine çalışır tarih
camları kirlenir ruh dantelinin, aynası kırılır
sokaklarda kepazeliktir gözünü açmak
söylenerek yürür geleceğine
silerek yüzündeki sövgüleri
tencere tıngırtısı taşar caddeye
yüzü çarpılır
gittiği ne günüdür
bir gün onun olmadı!..
13. 8. 2014 / Nazik Gülünay