bir demir pençe kalktı üstümden gittin, rahat ettim su döktüm ardından git sular gibi git, gittiğin yere kadar dönme!
boğazımı sıkan karabasan ah bu kabus bitse bir uyansam
gitmen de gerilimli gelmen kadar yaydın herkese kötü enerjini uyuyamadım huzursuz oldum kara bulutundan yağma benim topraklarıma perişan eyleme bağımı bahçemi git kendin gibi karanlık diyarlara
ben gündüzüm sen gece ben gün gibi meydanda sen muammalı bilmece
git, gidişin olsun da hadi demeyeyim yine de dönüşün Allah’a emanet.
Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
:)Sayın Günay, teşekkür ederim detaylı yorumunuz için. Bu yorumlarınız, Türk şiir geleneği bilgisine sahip olan şaireyi yeni şiirler yazmak için motive etmektedir. Selamlar ve saygılar.
Şaire, hayatına (başından beri veya zaman içinde) “kâbus” olarak katılan bir “kişi”yi “gönderir”ken, özgün bir “kargış” örneği veriyor şiirin taşıyabileceği ölçekte. Bu konu maddesi; sevgisi tükenmiş bir ilişki öznesinin nesneleşip karabasan haline gelmesinin karşılığı ama; herhangi bir duygu, algı veya bun da olabilirdi pek âlâ...) Şiir, geri dönmemesi dileğiyle (hatta buyruğuyla demeli: “dönme!”) “gönderilen kişi”nin (ama dikkat edelim, “uğurlama” değil bu; “def etme!”) üzerindeki etkisini ortaya koyuyor beş bölükte: “gittin, rahat ettim; bir demir pençe kalktı üstümden” , “yaydın herkese kötü enerjini” , “ben gündüzüm sen gece; git kendin gibi karanlık diyarlara” , “ kara bulutundan huzursuz oldum / yağma benim topraklarıma, perişan eyleme bağımı bahçemi”. Anlaşılıyor ki, şaire ile “sevgili!” birbirlerine zıt karakterleriyle birbirlerini “bütünleyici” kişiler değiller! Zıtlık; dünya algılarında, ahlâklarında ve hayatı yaşama amaçlarında görülmüş olmalı ki, gelecek ümidi olmayan bir ilişkinin bahsi geçen “sonucu” ortaya çıkmıştır: “ben gündüzüm sen gece / ben gün gibi meydanda sen muammalı bilmece / (git) kendin gibi karanlık diyarlara / (uyuyamadım huzursuz oldum)kara bulut(undan)”. “git, gidişin olsun da hadi demiyeyim (dilden ve gönülden ötelenen ifade: “dönüşün olmasın!” ) yine de dönüşün Allah’a emanet”. Şiirin finalindeki bu tutumun ip uçları şunlar olmalı diye düşünüyoruz: 1. Şaire, Allah’ın kuluna ilenirken, Allah’ın işine karışıyor olma duygusundan rahatsızdır. Şiirde “Allah” kavramı dışında “büyük harf” kuralına uyulmamasının da sebebi budur: Şaire, Allah inancı ve korkusu olan bir kişidir. 2. “Dönüşün Allah’a emanet” ifadesindeki çift anlamlılık, yine Türk şiir geleneği bilgisine sahip şairenin, inanç dünyasına ve onun bilinçaltına kök salmış inanç değerlerine de işaret ediyor. İlenci yumuşatan, İslâmî duyarlığın kendisi olmalı! Şiir, abartısız ifade yalınlığında ve düşüncenin akılla denetlenmesiyle duygusunu geçiriyor okuyucuya. Çağımız serbest şiir anlayışının biçim özelliklerini kullanarak, güzel bir Türkçe ile yazılmış şiirin konuşma dili söyleyiş özelliği yansıtılmak maksadı güdülmediyse, "karbasan" ve “demiyeyim” yazım kusuru dışında kusuru yok.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.