Arı olsam bulansam, çiçeklerin tozuna
Gömülsem sarısına, pembesine alına

Kuş olsam, kanat açsam, engin vadilerine
Süzülsem enginlerden mavi denizlerine

Kelebek neşesiyle çiçek çiçek dolaşsam
İçimin şarkısıyla bin bir ömür yaşasam

Baharla dallarında, tomur tomur patlasam
Kuzu olsam melesem, çayır çimen otlasam

Buğday tarlalarında, dolu dolu baş olsam
Bir garip sofrasında sıcak ekmek, aş olsam


Gül olsam gülüş olsam, mahzunun dudağında
Can olsam, canan olsam yalnızlar otağında


Şefkat olsam yetimin kollarında, koynunda
Bir el olsam dolansam gariplerin boynunda

Rüzgar olsam şişirsem uçursam yelkenimi
Kaptan olsam aşırsam Kaftan Kaf’a gemimi

Dağlar tepeler aşsam, uçsam gitsem ırağa
Zirvelerden geçerken binsem tez bir burağa

Sonra insem de yere, toprağında iz olsam
Peşin sıra sürünsem, eteğinde toz olsam

Her zerreden kürreden varlığına göz olsam
Seni methetmek için ballar balı söz olsam
Toz dumanla savrulup varlığında yok olsam
Aşka gelip cûş etsem zahir batın hak olsam

Haktan Sözler