8
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
1295
Okunma

O kadar soğuktu ki gece
Yazın ortasıydı hâlbuki
Ne varsa derinden sızlatan
Kâfir yalnızlığımın eşliğinde
Yakan ince ince…
Serenadı ayın,
Dansı eşlik ederken
O çapkın yıldızların.
Körelmiş bir karanlıktı söz konusu
Gündüz bile gitmiyordu
O mistik gizemin kokusu.
Neydi, kimdi kim bilir
Sarnıcı o derin kuyunun
Tükenmişliğin manası
Sus pus ve kahrolmuş bir döngünün
Süre gelen yobazlığı.
Koyulmuş ne varsa
Her ne ise ihtiva eden,
Asil yüreğin canhıraş kuruntusu:
Adı hasret, adı imkânsızlık
Çepeçevre sarmış çoktan
Buydu işte derinden sarsan.
Üşengeç tutumu şu gönlün
Riayet ederken ve hükmetmişken
Adına kader denen.
Sırra kadem basan o rüyalar
Ruhu dört yandan kuşatan.
Defalarca niyaz etmedim mi…
Sayısız kere dilemedim mi…
Tuttum vurdum kendimi yollara
Sağa sola sora sora.
Derviş ruhlu biraz
Sevgi dendi mi
Yersiz yurtsuz
Ah, o düşler eren nihayete
İstem dışı, sorgusuz sualsiz.
Biri bin para sevdaların
Hali harap gönülden sevenlerin
Yine de en güzel armağanı Yaratan’ın.
Kılıfına geçmiş onca yalan
Kula kulluk eden onca insan
Görüp göreceğim en dertli devran.
5.0
100% (11)