0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1542
Okunma
Ah be nine
Takma kafanı alın çizgilerine
Yılların hamuru değil midir yoğuran
Sonra da iz bırakan bedenine
Ben senin gülüşünü sevdim nine
Ne zaman baksam
Aynı sevgiyi görürüm
Güzel gözlerinin derinliğine
Hele bir anlat bana Hasan onbaşıyı
Oku bir huşu içinde bildiğin duazlarını
Bilirim senin çatacak kalemin olmamış hayatında
Özenle korurum inan
Umarım gecinden doğacak bu miraslarını
Söyle be nine
Bakarsın değişir dünya söylediklerinle
Anlat Ali’nin divan postunu
Anlat Ferhat’ın Şirin dostunu
At düğü çorbasının üzerine çökeleği,
Haydi, be nine
Suyu çekilmiş nehir gibi acıktım
O güzel sözlerine
Şahın divanına nasıl varılır
Nasıl güvercin donuna girilir
Yetmiş iki can bir görülüp
Nasıl sevilir anlat nine
Hasan onbaşının arkadaşlarını anlat
Nasıl çarık giydiklerini
Sırtlarında taşıdıkları
Bedenlerinden ağır cephanelerini
Açlığı yorgunluğu susuzluğu
Üç gün üç gece
Gözlerini kırpmadan
Cepheye vurdukları uykusuzluğu anlat
Nasıl da sevdalanmıştın daha on beşinde
Ne yiğit delikanlıydı sen sevdiğinde
Dere kenarında ilk gördüğünde
Pır pır atan yüreğinden gönderdiğin selamını
Eminim turnalar onbaşıyı görmüştür
Kucak dolusu sevgilerin
Ona ilaç gibi gelmiştir
Bilirim o da sana vurulmuştu
Gözlerinin ışıltısından
Kendini alamamıştı
O da İnce Öz deresinin kenarında
Sevdalanmıştı
Bir anlatsana kara trenin sesi gelince
Dolan gözlerini henüz boşaltamadan
Seni teselli için dik durup
Nasıl vedalaşmıştı
Memleket sevgilerini anlat nine
Nasıl karşılıksız
Nasıl içten
On beş on yedi yaşında yamalarıyla
Nasıl da kuyruğa girmişlerdi sevinçten
Asker olmaya
Vatan kurtarmaya
Yurdundan yuvasından sökülenleri anlat nine
Kimler nasibini almıştı
Teşhirden göçten
Demiştin ya Hasan onbaşı ve arkadaşları cephede
Kimler kalmıştı
Kaçıp geride
Sökülen fidanların yerine çöreklenip
Nasıl göbek bağlamışlardı
Gerine gerine
Bir de Ali’yi anlat nine
Salla kılıcını Hayber Kalesine
Kim karşı durur ki zülfikarın gücüne
Horasan’a dokun mesela
Bir daha söyle Eba Müslim’in haksızlığa başkaldırışını
Tüm içtenliği ile coşsun
Anlat ki duyguların
Kim öle kim kala bilinmez ki yarın
Şimdi diyeceksin ki
Nerden nereye
Biliyorum çok kızgınsın bu günlere
Gördüğüne
Perde çekilmiş diyorsun ölü gözlere
Perdenin ardı karanlık
Ama ne karanlık
Duygular, aşklar, sevgiler bile bir anlık
Her şey çıkar menfaat olmuş
Şükrederler tükürsen de yüzlere
Haklısın belki de nine
Söylediğin gibi bu gün olanlar
Dört kitaba sığmaz
Gökten ilim yağsa bile
Yürekler kara
Yürekler fesat
Gözler kör ve kuru inat oldukça
Bir damlası damlamaz
Kağnılar gıcırdamıyor artık nine
Gidilmiyor tarlaya sabahın seherinde
Ne orak biçmeye ne de ekine
Buğdaya da hasret bırakıldık biliyorsun
Toprağı hor gördüler,
Şimdi rağbet ithale
Yerlinin yerinde mi?
Yeller, yeller esmekte
Tüketim kudurmuş nine
Gözeler kurumuş
Gözler kırpılır
Gerdanlar kırılır olmuş yabana ele
Yazıda dün su içtiğin toprak satılık
Fiyat biçmişler
Her bir Metrekaresine
Toprak doyurmuyor nine
Bir gün gözlerini
O toprağın doyuracağını bile bile
Hortlamış yeniden
Hem de modern köle pazarları
Zehir tütüyor
Sömürü odaklı bacaları
Onlar Hasan onbaşıyı çoktan unutmuş
Onlar senin duazlarını da bilmez
Batın bir sırdır bilirsin
Ama zahirlerinde
Çok şıktır esvapları
Memleket elde oyuncak
Hiç sızlamaz vicdanları
Üzülme be nine
Ne kadar acımasızdır bilirsin hayat
Ne kadar mutsuz anın varsa
Yüreğinden kaldır at
Bak şu pencereden gelen toprak kokusuna
Hep gönül kırıkları değildir ya
Mutluluklardan da oluşur yaşam dokusu
Ördüğün çorap gibi nakış nakış
Bir gün bahar da gelecek mutlaka
Kazık mı çaktı bu kar bu kış
Varsın bu gece görünmesin yıldızlar
Varsın dirensin yağmuru süzülmüş bulutlar
Sen hele konuştur piri, Pir Sultanı
Söylet Karacaoğlanı
Ağıtların yanık yüzü saklansın
Ve yanık sesinden türkülerin
Bir kez daha şahlansın
“Bana ’kara’ diyen dilber
Gözlerin kara değil mi
Yüzünü sevdiren gelin
Kaşların kara değil mi”
Sakın bir daha üzülme
Sen tanıksın bu toprakların bereketine
Gün gelecek
Yine halaylar tutulacak
Bir baştan bir başa yine el ele
Müsaade et nineciğim
Ellerinden öpmeme…
5.0
100% (2)