0
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
945
Okunma
Şehir sessiz
Ya da ben sağırım, şehir bana dilsiz
Küçüğüm, yetersiz
Bir böcek kadar değersiz
Feri sönmüş evlerin
İçinde
Ruhları etlerinden alınmış insan yığını
Yığın yığın insan tarlası bu şehir
Geceyi titretiyor horlamaları
Ezanı bastırıyor sesleri
Haykırıyorum ben de
Sessiz ve iniltili
Kalkın ahali
Sayıklıyor şehir
Uykusunda öldürülmüş harabe evler
Harabe edilmiş evler
Uykusunda öldürülüyor
Ve bir an
Sarıyor etrafımı çepeçevre karanlık
Çağırıyor beni yine
Derini olmayan siyahlık
Heyulalarım var baş döndüren
Sadece bir adım, gerisi yarım
Bir saatim var arkamdan ağlayacak
Zamanı durmuş, duvara astırılmış
Çıldırtıyor zaman
Ve ağlıyor duvar
Ay yok, yıldız yok
Bir gece vakti
Etrafta kimsecikler yok
Yağmur alacaklı vuruyor
Sudan dolma balyozlarıyla
Derme çatma çatım
Eziliyor
Şefkatli bir tokat yiyor çünkü
Sonra
Ölümün soğuk sesi rüzgârda
Esiyor yüzüme iniltileri rüzgârın
Etraf sessiz
Yalnızım
Kimsecikler yok
Bir ara içimin karanlığı ilişiyor gözüme
Göç rüzgârları cesaretimi okşuyor
Bir adım kadar yakın uzun uyku
Bir rüyaymış dünya
Üç günün üçü de salgın hastalık
Uyanmak anca uzun uykuyla
Birden
Ne sabah, ne de gece
Belirsizlik yaşıyor zaman
Bir ses çağlıyor kulağıma
İliklerim hissedercesine
Ruhum okşanıyor
Bu ses ile yaş’lanıyorum
Yırtılıyor alnım
Ramak kalmıştı, sadece bir adım
Allah’tan
Yalaz, kirpiklerimi yakmıştı
Ağlıyor gözlerim
Utanırcasına kendinden
Islanıyor toprak
Yıkanıyor harabe evler ve şehir
Bir eda yükseltiyorum gönlümün enginliklerinden
Eda dua oluyor sonra
Kabul görüyor
Ve
Şehir artık Fatiha
Şehir artık tanıdık
Muhammed İşler
5.0
100% (1)