Yüksek perdeden bet bir ses Çal! diyor Çılgın bir orkestra ortada Her telin nağmesi ayrı Bu nasıl müzik? Algılıyamıyor yürekler İşitmiyor kulaklar Ritim tutmuş birileri Sadece alkışlıyor…
Müzik severler isyanda Çal/ma yeter Sus! Artık diyorlar Duymuyor kulaksız adamlar Çalmaya devam ediyorlar Üstelik birde oynuyorlar…
Ritim tutmuş birileri İsyanda diğerleri Duymadan müziğin sesini Beğenmiyorlar birbirlerini Ah! Bir duysalar Farketseler sorun çal/anda Birlikte susturacaklar bu orkestrayı
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Öz mü biçimi belirler, yoksa biçim mi özü? Ya da biçim ile öz arasında nasıl bir ilişki vardır? Tabi bu soruların yanıtı her şeyden önce biçim ve özden ne anlaşıldığı ile âlâkalı görünüyor. Öz, daha ziyade varlığın esası, onsuz olamayacak olan temel yapısı olarak anlaşılabilir. Biçim ise varlığın dışa yansıyan, görünen, duyularla algılanabilen ama öz ile de yakın ve uyumlu bağlantısı olan boyut diye tanımlanabilir.
Bu evrensel tanım acaba insanda nasıl bir ifade buluyor? Örneğin düşünceler, karakter v.b. gibi alanlara gidildiğinde öz ve biçim nasıl bir ilişki sergiler? İnsanlar arasında yaygın kabul gören erdem, iyilik, adil olma veya bunların tam tersi kavramlar öz kabul edilirse biçim ne olacaktır? Örneğin insanın tipi mi önemlidir, karakteri mi, sorusunda karakter öz sayılırsa tip de bu öz ile esaslı bir bağlantı içinde olan biçimdir, diyebiliriz. Çoğu insan için karakter, dış görünüşten yani "tip" ten daha önemlidir. Şarkı da da geçtiği gibi "mühim olan insanlık" diyenler az değildir. Aslında bu konu heyecanlı tartışmaları da tetikleyebilecek bir potansiyele sahiptir.
Geniş insan topluluklarının karşısında, nefret ve kin dolu gözlerle ve neredeyse aynı nakaratlarla hep bağırıp çağırarak nutuk atan birini düşünün. Vücut diliyle, ses tonuyla, vurgularıyla adeta bir savaşta olduğu gibi bu kişinin emrindeki askerleri düşmana karşı harekete geçirmeye çalıştığını farz edin. Bu kişinin ne dediğini, yani işin özünü anlamasanız bile biçime, yani dışarı yansıyanlara baktığınızda büyük bir kin ve nefretle dolu olduğunu ve bu doluluğunu kitlelere şırınga etmeye çalıştığını anlamanız hiç de güç olmaz. Ne yazıkki tarihte ve günümüzde toplumların ve dünyanın başına en büyük felaketleri açmış olan bu kişilikler özellikle biçime önem veren belirli etkiler altındaki yığınlar içinde de destek görebilmiştir.
Yığın psikolojisini iyi bilen bu zatlar bu yüzden içerikten, özden çok biçim üzerinden operasyonlara girerler. Yığınlar için belli koşullar altında, akıl, mantık ve sağlıklı eleştiri mekanizması devreden çıkartılmış olduğundan, özün bir anlamı kalmamıştır. Önemli olan lider konumundaki kişinin el kol hareketleriyle, bağırıp çağırmasıyla kimleri hedef gösterdiğidir. Zaten bu hedefin kimler olduğunu anlamak için de fazla bir zihinsel çabaya ihtiyaç yoktur. Liderin işaret ettiği hedefe bakmaları yeter. Geriye hedefteki bu düşmana karşı saldırının farklı biçimlerini sergilemek kalır. Hele bu saldırılar için geniş kitleler harekete geçirilmiş, yani toplumsal bir cinnet ortamı yaratılmışsa bu kitleler için önemli olan o "düşman"a karşı topyekûn saldırmaktır, gerisi "teferruat"tır.
Faşist İtalya'da, Nazi Almanya'sında, 12 Eylül'de ve maalesef son on iki yılda ülkede bu örneklere hiç de az rastlanmadı. Kitlelerde öz yerine biçimin önemli olduğu algısı hakim kılınır ve bütün siyaset, biçimin putlaştırıldığı, insanın en önemli meziyetlerinden biri olan düşünme mevhumunun kökünün kazındığı bu "algı operasyonu" üzerine oturtulursa birbirini yemeye, kırmaya hazır kitlesel potansiyeller yaratılır ki, bazı siyasi yapıların istediği tam da budur. İnsanlar düşünmesin, bilinçlenmesin, işin arka planını ve özünü, yani gerçeği görmesin isterler bu yapılar. Çünkü egemenliklerini ancak böylesi bir cehalet, yalan ve kandırma ortamında yürütebilirler. Bu cellatların ömrü de yığınların bilince, gerçeğe, yani öze yönelme hızlarına bağlıdır.
Mavi Şaire Sündüz bir kez daha en can alıcı toplumsal ve siyasal olgulardan birine mavi mısralarıyla derinlemesine nüfuz etmiş. Tebrik, sevgi ve selamlarımla.
Harabe tarafından 6/18/2014 4:27:14 PM zamanında düzenlenmiştir.
Mavilerimi hep alıyorsun korkuyorum ki mavilerim azalacak;)) mavi kızın önüne mavi çocuk geçecek.. Detaylı bir şekilde duygu ve düşüncelerini yazan yüreğine sonsuz teşekkürler verdiğin emek ve yorumların her zaman benim için çok değerli ve yeni bir yol açan oluyor emiin ol sevgili ünal... Her daim sevgim saygımlasın bunu hiç unutma olurmuuuu....
Mavilerimi hep alıyorsun korkuyorum ki mavilerim azalacak;)) mavi kızın önüne mavi çocuk geçecek.. Detaylı bir şekilde duygu ve düşüncelerini yazan yüreğine sonsuz teşekkürler verdiğin emek ve yorumların her zaman benim için çok değerli ve yeni bir yol açan oluyor emiin ol sevgili ünal... Her daim sevgim saygımlasın bunu hiç unutma olurmuuuu....
Şiiri, gün içinde okumuş listeme almıştım, yorum yazacak kadar zamanım yoktu. Tekrar geldim, duyarak, hissederek, iyice özümseyerek tekrar tekrar okudum. Yazılması ve özümsenerek okunması gereken çok güzel, gündeme uygun, tam da benim her şairimizden beklediğim ve özlemini çektiğim bir çalışma olmuş değerli dost Sündüz Yaşar bu şiir. Aydın, duyarlı ve birikimli şairlerimiz apaçık, anlaşılır biçimde hep yazmalılar şiir olarak, nesir olarak sürekli. Bu duyumsama bir kaygının sonucu değil, bir zorunluktur, her aydının kaçınılmaz görevidir. Tüm insanlarımız düşünmeli, çevrelerine bakmalı; onca badireleri atlatmış, çağlara örnek devrimler yapmış, bu gün 77 milyonluk, bin yıllık devlet geleneği olan böylesine bu durumlara düşmüş bir devlet, bir ülke, bir toplum var mı? Ortadogunun cühela dönemi kavim ve devletçiklerini kale almıyorum, hesaba katmıyorum... Çağdaş dünyanın ülkelerin, pek çoğuna medeniyet öğretip yaşam şansı verdiğimiz toplumlardır kıyaslanabileceğimiz ülkeler, Bu olmalıydı ulaşacağımız menzil. Her türlü çağdaşlığı özgürlüğü herkesten çok hakketti bu ulus. Yeteneksiz ve kafalarında gizli gündemleri olan, hiç bir ölçü ve kalıba uymayan sahte inanç sömürgenlerinin oyuncağı, çakşakçı figüranların, rant ve çıkar düşkünü sahtekar politikacıların at onattığı arenalar olmamalıydı bu ülke ve insanları. Her gün yeni bir oyunla, çıkar ve rant tezgahları kuruyor, ülkeyi, dürüst ve namuslu insanları sömürüyor, bu korkunç sömürü ve hırsızlıkları gözlerden saklamak için, suçüstü yakalanmışlıgı yok saymak için, güzel ülkemizi parçalamya, inançlı ve cesur insanlarımızı etkisiz kılmaya çalışıyorlar. İşte bunun için yiğit ve cesur aydınlarımızın, yazar ve çizerlerimizin öne çıkmaları, bıkmadan, usanmadan etkili tavır koymaları gerekiyor. Bu şiirnizde de bu etkili çıkışı dik duruşu görerek çok mutlu oldum. Sizi saygılarım, sonsuz esenlik ve mutluluk dileklerimle kutlayıp selamlıyorum dost şairim Kemal Polat
Ülkemin gerçeklerini öyle etkili bir yorumla anlatmışsınız ki malesef ülkemde olup bitenler kaygılandırıyor uzun zamandır beni ve son olanlarda gösteriyor ki kaygılanmakta haksızda değilim ama umutsuzda değilim bu ülke yoktan kurtuluş savaşını vermiş bir ülke ve ulusum yeniden dirilecek kazandıklarını kaybetmemek için yeniden mücadele verecektir diyorum/umuyorum/umut ediyorum derken etkin ve etkilidir yorumunuz mavileştirmiştir yüreğimi her daim saygımla..
Ülkemin gerçeklerini öyle etkili bir yorumla anlatmışsınız ki malesef ülkemde olup bitenler kaygılandırıyor uzun zamandır beni ve son olanlarda gösteriyor ki kaygılanmakta haksızda değilim ama umutsuzda değilim bu ülke yoktan kurtuluş savaşını vermiş bir ülke ve ulusum yeniden dirilecek kazandıklarını kaybetmemek için yeniden mücadele verecektir diyorum/umuyorum/umut ediyorum derken etkin ve etkilidir yorumunuz mavileştirmiştir yüreğimi her daim saygımla..
eğer yazıyorsak ülkemizde olup bitenlere duyarsız kalmamalıyız bu ülke bizim bu insanlar bizim ve yaşananlar hepimizin... Teşekkür ederim okuyan yorumlayan yüreğinize .. saygımla..
eğer yazıyorsak ülkemizde olup bitenlere duyarsız kalmamalıyız bu ülke bizim bu insanlar bizim ve yaşananlar hepimizin... Teşekkür ederim okuyan yorumlayan yüreğinize .. saygımla..
Müzik severler isyanda Çal/ma yeter Sus! Artık diyorlar Duymuyor kulaksız adamlar Çalmaya devam ediyorlar Üstelik birde oynuyorlar…
Ritim tutmuş birileri İsyanda diğerleri Duymadan müziğin sesini Beğenmiyorlar birbirlerini Ah! Bir duysalar Farketseler sorun çal/anda Birlikte susturacaklar bu orkestrayı
Yüreğinize sağlık güzel dizeleri oldukça beğendim selamlar...........
Hokkabaz sahnede Asalet öz,dürüstlük haysiyet şeref vicdan yerde Hokkabaz oturmuş kazığa,arsızlığından gelen bu ses bu çığlık ne diye Orkestra tek ses uzaktan kopyalanmış ses ile sahnede Kazan kaynıyor aslında içten içe Helyum gazı sığmaz oldu balonaipatlayacak birden bire Bazıları hala makam mevki son şanş olarak rant peşinde Arı kovanına çomak sokuldu,kapanıyor,ihanet ile bir perde Manidardı Duyarlı engin yüreğe Saygı ile
BİR DEĞİRMEN MİSALİ YAŞAM . BİRİLERİ BU ÇARKI HEP '' RABBENA HEP BANA'' DİYEREK DÖNDÜRÜR yıllardır. Bizler de su taşırız çarka. Şiir çok anlamlı bir resim canlandırdı gözümde. Yani özetle bir sosyal gerçeklik. Bilmem yanılıyor muyum ? Çok güzeldi öğretmenim
Rabbena hep bana diyen zihniyet gitmeli artık ... bizlerde bu çarkın nasıl döndüğünü farketmeliyiz... çok teşekkür ederim değerli yorumunuz için her daim saygımla...
Rabbena hep bana diyen zihniyet gitmeli artık ... bizlerde bu çarkın nasıl döndüğünü farketmeliyiz... çok teşekkür ederim değerli yorumunuz için her daim saygımla...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.