0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
645
Okunma
bahçesinde sarmaşıklar
yanı başında sümbüller papatyalar ile
iki sokak yukarıda ikamet ederdi
eski bir konaktı onun evi
ailesinin tek kızı oydu
el üstünde büyütülmüştü
ne de olsa semtin en zengini
rıza beyin evladı idi
can ne ister ise elinde
neyi reddederse kapının önünde
her gün farklı bir sima ile
istanbulun akşam eğlencelerinde
onun için dert gidilmemiş bir adres
gün içinde rastlanmamış bir isimdi
toz pembe dünyaya açan nadide bir çiçekti
solması da uzak ihtimaller arasına yazılmıştı
kısacası imkansız ufkunda bir düştü o
bakmazdı marangozun avucuna
yetinmezdi akşamları tek tas çorba için
paylaşılacak bir ekmekle
bunca tezat içinde
yine de sevmiştim onu...
kapımın önünden geçişini
farklı düşlerle misafir edip
bambaşka hayatlara yelken açarak
mutluluğu çok kurcaladım
lakin aşka tanıklığı şüphe olan hayatına
aşkı sunmak latife olacaktı
bu yüzden takvimler platonik halde
onun düşleri içinde mevsim dökerdi
elbet bileni de vardı kara sevdayı
ona vurgun olan bu aklımı
söz tesellileri ile dizginlemeyi deneseler de
her seferi aynı hüsran ile bitti
o gelin olup gidinceye kadar
muhabbeti çok kez
bu dost meclisine teşrif etti
herşey ile mazimde şimdi
onun hiç öğrenemediği bu aşksa
bende ki hayatın en güzel yeri...
5.0
100% (1)