2
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
2004
Okunma

DİVAN;
DEVR-İ ZAMAN MUHABBETİ..
ESRAR-İ
Nâdânın diline düşmüş şathiyyattan usandık,
Garbın peşine takılmış şarkiyyattan usandık…
Kalbi zifir olmuş, dili nurdan bahseder…
Hakîkate bağlanmayan hikayattan usandık...
BÂTIN-İ
Yalan yanlış sözü yazan neşriyattan usandık…
İnsanı leş, hayvan eden maddiyattan usandık…
Aslı insan, nefsi şeytan.. görüntüsü aldatır…
Kendini özden ayıran farkiyattan usandık…
ESRAR-i
Perdeyi yırtanda kalmaz imiş bir parça hayâ…
Zifirin saltanatında figan edermiş ziyâ..
Cühelâ ehlinde bitmez ilm-i kibirle riyâ,
İlme varmayan mesnedsiz fikriyattan usandık...
BÂTIN-İ
Özü bilmez sözü bilmez ismi ile övünür..
İsmi kâmil, tokat vursan ahlâksızca sövünür…
Der, veliyim.. sorsan öcün almak için dövünür..
İçinde îmân, ihlas yok zikriyattan usandık…
ESRAR-İ
ESRARÎ muzdarib olur vefa bilmez dostuna..
Îtibar etmez ağyârın mânâ etmez restine…
Oturmuş mürşidsiz Hakk’ın yüce olan postuna,
Hak görünüp şer dökülen levsiyyattan usandık...
BÂTIN-İ
Bâtın-i meyil eylemez görmediği dîvâna..
Gördüğünü değiştirmez ol cihân-ı bir yana…
Ne bâkidir, yaşlı işte ne de kalır civâna..
Gözümüzü kör eyleyen şehviyattan usandık...
Aşk ile hü;
Murad-ı Bâtın.
5.0
100% (2)