Doğrunun da hükmü kalmadı artık,

Dinle bak! Nedendir diye gardaşım.

Kaş dökük, yüz asık, suratlar çatık,

Seni kim dinleye, duya gardaşım,

Demek ki bozulmuş maya gardaşım.



Eyvah ki ne eyvah böyle zamana,

Mücevher alt olmuş kuru samana,

Boyunlar bükülmüş cebi yamana,

İş kalmış çorbaya, çaya gardaşım,

Demek ki bozulmuş maya gardaşım.



Kimi mevki, kimi para peşinde,

Kimi darı görür gündüz düşünde,

Kimisi kırk, kimi elli yaşında,

Çoğunda kalmamış haya gardaşım,

Demek ki bozulmuş maya gardaşım.



At izi karışmış itin izine,

İhtiras gem olmuş gönül gözüne,

Kimi uymaz olmuş kendi sözüne,

Kiminin dünyası paye gardaşım,

Demek ki bozulmuş maya gardaşım.



Kaşını- gözünü yayanlar artmış,

Akşam deyip, sabah cayanlar artmış,

Kaypaklığı hüner sayanlar artmış,

Dürüstlük verilmiş suya gardaşım,

Demek ki bozulmuş maya gardaşım.



Bozulmuş mizanın şaftı şakulü,

Uzamış erkeğin saçı kakülü,

Kadına benzemiş lisanı, dili,

Adam diye gezer güya gardaşım,

Demek ki bozulmuş maya gardaşım.



Akıllı; Rabbini bilene denir,

Vicdanı, edebi olana denir,

Adam olup, adam kalana denir,

Değil mi birçoğu yaya gardaşım,

Demek ki bozulmuş maya gardaşım.



“Her doğru her yerde söylenmez” dedin,

Sen hangi doğruyu nerde söyledin?

Nerde böyle iman, nerde böyle din?

Din- iman alınmış ti’ye gardaşım,

Demek ki bozulmuş maya gardaşım.



Herkese he denir seçim zamanı,

Kimse kestiremez dostu, düşmanı,

Boylusu, etlisi, cılız – şişmanı,

Geçimi bağlamış oya gardaşım,

Demek ki bozulmuş maya gardaşım.



Düşmüş siyasetin çıtası birden,

Pis olmuş her yanı pasaktan, kirden,

Arıtılmış bilgiliden, fakirden,

Verilmiş ağaya, bey’e gardaşım,

Demek ki bozulmuş maya gardaşım.



De hele nerede ahlak dediğin?

Haram mı, helal mi tutup yediğin?

Çok mu para verdin öter düdüğün?

Değilse bu hürmet niye gardaşım?

Demek ki bozulmuş maya gardaşım.



Dokuz köyde yer kalmadı güzele,

Sık doku bu sözü, inceden ele,

Çakır doğrularla gönül gönüle,

Gidiyor onuncu köye gardaşım,

Demek ki bozulmuş maya gardaşım.