Hele bir yol uzat bana elini.
Anlatayım sana, senin halını.
Yorumlayım bir güzelce falını.
Üç gün, üç ay yoksa üç yıl mı desem?

Bulamazsın benim gibi çingene.
Görücüler haber salmış yengene.
Gelin gidiyorsun Bolu-Mengen’e
Üç gün, üç ay yoksa üç yıl mı desem?

Sana şimdi zor bir görev görünür.
Pembe pancuruyla bir ev görünür.
Nasibinde sana bir dev görünür.
Üç gün, üç ay yoksa üç yıl mı desem?

Darlık görmem her birşey bol görünür.
Tez zamanda sana bir yol görünür.
Hem yumurta hemi de fol görünür.
Üç gün, üç ay yoksa üç yıl mı desem?

Görürüm ki gece gündüz gezersin.
Şiir yazar, bir de resim çizersin.
Servet-i sâmân içinde yüzersin.
Üç gün, üç ay yoksa üç yıl mı desem?

Kaz tüyünden yatakta uyuklarsın.
Uyuklarken bir şeyler sayıklarsın.
Uyanınca pirinci ayıklarsın.
Üç gün, üç ay yoksa üç yıl mı desem?

Havlu, kese, peşkir var kısmetinde.
Kap kacakla kevgir var kısmetinde.
Bir de beyaz beygir var kısmetinde.
Üç gün, üç ay yoksa üç yıl mı desem?

Bir elinde ben bir sopa görürüm.
Ötekinde çifte kupa görürürüm.
Bir düzine kadar sıpa görürüm.
Üç gün, üç ay yoksa üç yıl mı desem?

Sami sana anlatsın daha nice.
İşte budur faldan çıkan netice.
Gerisini var sen düşün Hatice.
Üç gün, üç ay yoksa üç yıl mı desem?