10
Yorum
11
Beğeni
0,0
Puan
2497
Okunma

Îmân ile bezenmişse basiretli her bakış
Akıl fikre ibret dokur; rengârenk, nakış nakış.
Nazar edip kâinâta daracık pencereden
Kurtulmak zor cendereden; sorulmaz "Kasvet neden?"
Gâye kurtarmaksa ruhu işkence kafesinden
Vazgeçmeli şirke sebep nefsin her hevesinden.
Bezm-i elest ile başlar hayat denen güzergâh
Yol uzundur, engeli çok; kâh düz gider, yokuş gâh.
Ana rahmi ilk duraktır; âlem içinde âlem
Her merhale bir mucize, yazmaya âciz kalem.
Vakit tamam olduğunda duyulur kutlu hitap
Yol bulunur gezegene; âciz, üryân ve bitâp.
Yokluk yoktur beşer için, tüm canlar göçebedir
"Ölüm" denen hakikatte hep doğuma gebedir.
Mümkün olsa dense idi; "Ey gamsız yüzen cenin!
Zannetme ki sonsuza dek; fazla sürmez bu bahar
Sevap günah devşirilen bir imtihan yeri var
Çıkışta kundağın hazır, akabinde kefenin."
İsyân etse cenin buna, besleyerek müphemi
Düşündün mü, olur muydu zerre kadar önemi?
Nice canlar geldi geçti göz atıp yerküreden
Pek az insan sordu heyhât; "Bu ara durak neden?"
Kimi ömrü ziyân etti "Felekten gün çalarak"
Kimi yükselirim sandı, kibirle; alçalarak!
Âlim daldı tefekküre bakıp nurdan izlere
Zâlim battı şerden kire, saparak dehlizlere.
İcâbet beklerken her gün Rahman’dan gelen dâvet
Bedbaht ne kadar da rahat; ne tövbe ne nedâmet.
Oysa takvim gün sayıyor, vâde birgün doluyor
Gün ha battı ha batacak; gör ki akşam oluyor!
İndik ana kucağından duyulan aynı çağrı;
"Gel!" sedâsı kulaklarda; açık toprağın bağrı.
Yol göstermek ne haddime! Âkıbet ayan beyan
İbret için mezar yeter! Ölüler feryat figan;
"Ey günahkâr insan!" Diyor; bir hatırla aktini
Rabbine ne söylemiştin, neydi sözün ezelden?
Hazân eser üzülürsün! Farkın kalmaz gazelden
Hebâ etme isyân ile, değerlendir vaktini!
Şu çukurda yatanların "keşke"si var, "âh"ı var
Zannetme ki her gecenin şafağı, sabahı var!
İsrâfil’e emir gelir, dinlemez gönül hatır
"S/OL" denince güneş dahi perdeleri kapatır!
Mecit AKTÜRK