0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1067
Okunma
hurda zamanlar toplarım ben
çoğu tren garlarında atılanlardan
beyaz mendillere sarılı bir damla yaş
bazan bir bankta unutulanlardan
hani biraz hazin biraz ayrılık
dili geçmişin rivayeti sonbaharlardan
hurda zamanlar...
hele,eski ahşap sinama koltuklarına yapışmışlar var ya
ninemin sandığındaki elma
sevgi sevgi kokar,sanki lidyalılar kağıda mühür vurmamış daha
cepler ne kadar soğuksa,inadına eller o kadar sıcak
mangallardaki et misali yürekler
değiş-tokuşunda değil ederiyle sevdalar
ayaklar bileklere kadar ıslak
kalpler göze suyuyla çalışıyor,kim yorulacak
ne kadar eskileri kalmış fakülte yollarında
ve bozulmadan tarih ötesine ışık
alacakaranlıkta düşmüş belli,gideceği yere aceleci
az ucundan kırılmış elmas gibi
bu kadar mı lazım olurmuş insana
örneği,firavunlar vadisinde bir mumya
hurda zamanlar...
ve bir gecekondunun baş köşesindeki kuzinenin son yanışında kalan
ham altının asite düşüşü gibi yaralanmayan
kocaman bir ayvanın mahalleye pay edilişi,camekanda çekirdek
’’bir rüzgâr gibi geçti’’nin gençliğimi yaraladığı zamanlar
eskimiş zamanlar toplarım ben,elden düşme yaşamaya erinilmiş
ve üstüne,beton beton,çelik çelik sahte güçler giydirilmiş
bir yetimim gözünden toprağa düşünceye dek damla,kaç sevda bitti dersin
sen saraylarda sultan,ben dağ başında eşkiya
hesaba mı geliyor,kar kalem tutuyor mu neylersin
kasım
5.0
100% (4)