2
Yorum
6
Beğeni
0,0
Puan
1656
Okunma

Üzerine çığ düşmüş bir köy gibi
devleti yok yalnızlığın....
Acının yurdu yok...
Yok!
I
Şairini kaybetmiş bir şiirdim
yalnız / yapayalnız...
yüreğimde,
sen
ve bir önce ki geceye kilitlediğim yalnızlığım;
kipriklerimin ucuna astığım suçüstü hüzünlerim
ayrılığın kapısı önüne bıraktığım düşlerim.
Hüzün alabildiğine keyiftir yüreğimin türkülerinde
yalnızlık sancısıdır çoğu kez
düğümünü çözemediğim iç çekişler.
II
Ve kar yağar İstanbul’a...
soba zehirlenmesinden bir aile yok olur
sokak çocukları donar
kamyon çarpar bir travestiye
bir gazeteci bıçaklanır
bir şair intihar eder
akıllarda birçok soru ve şiir bırakarak...
Kar yağar İstanbul’a
Diyarbakırlı yenik bir göçebe,
çocuklarıyla ve sıtmalı umutlarıyla dalıp gitmiş yoksulluğun duldasında.
emeği gasp edilen işçiler kurtlanmış düşleriyle gökyüzüne b/akmaktalar...
Kar yağar İstanbul’a
bir işçi düşlerini döver
’kızını dövmeyen bir ana dizlerini...’
kuytulukta bir mülteci ağlar kendini kanatarak!
fahişeler feleğe küfrederek karışırlar
kentin hoyrat karanlığına...
Ben de, ’faili meçhul bir cinayet olurum!..’
’Bulun benim katilimi..’
’bulun benim katilimi!..’
III
Bir sen kalıyorsun içimde, onca tufandan sonra
dönmeyi bu denli unutan sen...
bense unutmak istiyorum; yasa dışı bir aşkın kimliğini
kendini rendeleyen bir şairin şiirini...
Yolunu yitirmiş insanlar gibidir çünkü
anlamını yitirmiş sözcükler...
IV
Ve ’hayat devam ediyor’
kanamaya - kanatmaya..
sen bu aşkın yalanısın
ve kederli ömrümün alın yazısı...
Sana baksam gözlerinde bir aşk enkazı;
kime baksam, hızlı voltalarda, intiharını cebinde taşımakta
kimi görsem, kıyametini yüzünde..
kime baksam, kendi sularını kirleten nehir..
kimi dinlesem acıklı bir öyküsü, riski az sevmelerde.
herkes biriken köleliğinde ve ortak cinnetlerde...
/Aşklarına yalan sızmış insanların
yalnızlıklarına ihanet!
defolu ilişkilerini tutunmak sandılar
sonrasını ben bilirim.../
Adı yok yalnızlığın;
dili yok
dini yok
yasası
vergisi yok
/Herkesin birbirinin çarmıhı olduğu bir dünyada-
herkes biraz yalnızlıktır!../
V
Soygun düzeninde çarkını döndüren-
silaha ve paraya sahip emperyalist güçler
özgürlüğümüzü zincire vurmuşken
bu yasak akşamlarda sevişelim sevgilim...
Önce cinnet geçiren şiirlerim çırpınsın düşlerinde
sonra el değmemiş-
dil uzatılması günah yalnızlığa mahçup olup-
bu kuduz gecelerde dünyaya gelmiş olmakla suçlanalım.
VI
Pimi çekilirken şehvetin
utangaç öpüşmelerime kir birikti;
yine ıskaladım mutluluğu...
Artık her eylem de bir pankartım, her pankart da bir slogan!
(’Bir sarsılmanın içinizi ısıtan resmiyim ben
ne perde kapandı, ne de ayakta alkışlayanlar oldu
selamladım yinede yerlere kadar eğilerek...’)
N’olur;
bana geri verin
şiirlerimi
düşlerimi
gülüşlerimi...
Adı yok yalnızlığın
dili yok
dini yok
yasası
vergisi yok!..
Yalnızlıktan başka dostu yok yalnızlığın!
( Birdal Erdoğmuş - İSTANBUL - 2006 )