Sevgili hasretin kanattı yüreğimi
Aşk ! aldırdın yine elime kalemi
İşvelerinle paramparça ettin sinemi
Bitti sanıyordum gönül yine mi.?

Engin dağlardan esen bir rüzgar,
Sararmış yaprak gibi önüne kattı beni
Aldı götürdü uzaklara yar..!
Yaradan için anla! Rüyalarıma girdiğini

Ruhumu kuşatıp fetheden
Masum saf bakışların,
Beni aşk deryasına garkeden
Güneşi tanımayan ayaz kışların...

Aşkım bir deniz gibi dalgalandı sahrana
Özümden biledim serab-ı aşkı sana
Ağır ve hafif bir bakışın bana
Ölümü getirecek anlasana...!

Pervasız olma !Yalandır dünya yalan
Hepsi gelir geçer geride kalır zaman
Aşktır aşk! Ruhumda baki kalan,
Bir alınır hiç satılmaz sevdan...

Tutulmak gündüzden bir mehtaba
Şehri Reha’da bir seraba
Ferhatın gibi kanmak şirin kanı
Uyumadan, uykusuz yaşamak hayatı...

Aşktır bu, gıdası gamdır
Bil ki bugünkü sevdalar yalandır
Bendeki Leyli den Mecnun a kalandır
Serap çölde görülen bir rüyamdır...

Şirin şirin bakıyor gözlerin,
Sevdaları ipe dizer incilerin
Nevaziş-i kalbimde sözlerin
Hayat bulur rüyasında gecenin..

Demirlerini kor kor ateşe verdim
Gönlümde şekillensin diye,
Bir elimi güneşe verdim
İçindeki taşlarını eritsin diye...

Esir tutmak karanlık gecelerde
Bir dolunay gibi seni,
Salıverdim rüyalarımdan
Bütün güvercinlerini...

Mutlu değil mi sonu bu aşkın?
Pervane gibi döner ruhum, içinde bu çarkın,
Ha parçalandı ha parçalanacak gönül evim barkın
Bilmem içinde miyim dışında mıyım bu hayatın...?

İlmek ilmek işlenen nakışlarda sen
Beni benden alan hasretin,
Umut verecek bir gülümsesen,
Kazınmış ruhuma silinmez derdin...

Ruhum neden bağladı kendine
Durup dururken gönlünü,
Ne diye uyamadın meylime
Gömülsün sevdanın sırrı da kalbine...

Ey sevgili ! Farkında mısın?
İçimde kopan fırtınaların ,
Geceyi unuttu uykularım, anlar mısın?
Ey Sevgili ! Yolunu gözle turnaların... turnaların...
24.11.2001