21
Yorum
58
Beğeni
0,0
Puan
3464
Okunma

...
ağlama sen
ver bana gözyaşlarını, kalbimin okyanusuna katayım
ilişmesin gözlerine denizin tuzu
ver yalnızlığını bana
kırmızı yağmurluğumun yakasında beyaz bir karanfil gibi taşıyayım
kaç rüzgar savruldu gözlerim
kaç şehirde yitirdim babamın ellerini
pusula oldu annemin sesi
kıblemi şaşırttığı günden beri zalim yenilgilerin
merhabalar defnettim
....terk edilişlere el-fatiha
küsemedim -bir suçlu seçemedim-
kıyamadım kimselere
tenhada bir mezar açtım kendime, nar ağacının gölgesine
çan çiçekleri bağladım dallarına
dilime zakkum yaprağı
....aldım acılarımı iki yanıma
öptüm okşadım, ördüm
-uzayan bembeyaz saçlarını-
insan bir kuyuya düşmeye görsün
yılanda gezinir
vicdan da
her derinlik biraz Yusuf’a yükselmektir
çocukken kuyruklu yıldızlardan bahsederdi annem
hiç masal anlatanı olmayan nereden bilsin
kara borsaysa bir de kitaplar
hep göğe bakardım
tutunmak için bir yıldızın kuyruğuna
"sanırdım babam beni bekliyor samanyolunda"
kuyruklu yıldızların yerini çoktan almıştı oysa kuyruklu yalanlar
uçurtmalar da utancından kayboldu belki
fişlenmesin diye yalandan
şimdi hangi cesur uçurtma beni sana getirebilir ki
ben geceye yanık
üstelik "mavi tutuyor beni"
üstlenip bir şehrin gri kederini
attım kırmızı yağmurluğumu yoksul bir evin akan çatısına
emzirdim gözlerimi en anaç bulutlardan
.....ey gamzelerinde manolyalar ekili çocuk
kurak gülüşlerine yağmaya
"içindeki buz tutmuş cehennemi" çözmeye geldim
-ağzımda ıslak ve dilsiz bir ninni-
korkma!
ben ağlamaktan yorulmam...
de_soulmate