3
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
3132
Okunma

hüznümün penceresinden çocukluk anılarım gülümser
her bir anımda yokluğun yamalı düşleri ile
sonra gizlice ruhumu sarmalar
ve ben elimde zamanın fanusu’na
mumdan dileklerimi dikerim
her biri anne kokulu her biri yetim dilekli
ahh horoz şekeri tadında satıcının munis gülümseyen gözleri
elimde on kuruşa aldığım incir şekerlemesi tadında çocukluğum
büyüyen düşlerimde kiraz ağacına yazdığım ilk aşkımsın
uzaklardan duyulurken eskicinin sesi
ablamın eteklerine saklanırdım
ben şaşkın şaşkın bakarken
eskici baba o güleç yüzüyle yüreğimi okşardı
tüm korkularımı yanağıma kondurduğu tebessümüyle silerdi
ve bir demet yediveren gül verirdi gönlünden derdiği
sevdalar zerdali tadında ısıtırken kış güneşi
öykülerin demlenmiş masalları okunur anne lisanıyla
okşar düşlerimi ablam küçük annem yüreğinde anne kokusu ile
nedendir bilemediğim bir korku sarardı
ramazanlarda çalınan davulun sesini duyduğumda
ürperirdim bir kat daha sarılırdım ablama
gözleri sevgiyle bakardı korkularımı örterdi anne emaneti
ve hiç yetimliği mi hissetmezdim
avuçlarımda anne emanetinin abla şefkati
geç gelen bahar sarhoşluğuyla tabiat uyanırken dirilir öyküm
masal olur tüm anılar ve birkaç damla yaş damlar
şu an eksik kalan yanımı tamamlar anne kokulu ablam
bayram öncesi harçlıklar mendile sarılmış avuçlarımızda
arife telaşı sarmış anne emaneti ablam ürkek
bense elimde fener anımsarım
yağ satarım bal satarım sesleri hala kulaklarımda
çocukluk işte yokuş yukarı uçarak geçmektir düşleri
avuçlarımda anne emanetinin abla şefkati
çıkmaz sokakta Ayşe teyzemin yalnızlığının çevrelediği duvarlarında
bir tutam erguvan salkımına yasladığım çocukluğum
her biri anne kokulu bir demet hanımeli gibi
mahmudiye düzkaya
5.0
100% (11)