0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1634
Okunma

Bu coğrafya acı doğuruyor, bizlerde çocuklarıyız.!
I
Bunalım taciri akşamlarda efkar kokardı Berivan...
amansız ayrılıklarda gözü yollara,
elleri kelepçelere rehin kalırdı..
pusuya yatmış namluların ucunda yalnızlığa hüküm giydi aşkları
sefaletin büyüdüğü yaslı coğrafyalarda yosun tuttu şarkıları...
Yosun tuttu şarkıları...
II
Zaman daralıyor Berivan;
kimimiz kimsemiz yok!
feodal depremlerde yitirdik sevgimizi, rengimizi...
doktorlar ameliyat da içinde unuttular ömrüne saplanan bıçağı!
hepten unutulduk Berivan hepten..
/ Yılları aynı takimlere ilişen
ve ’yolları hep aynı noktada kesişen iki tren yoluyuz seninle’..
sen benim hayatta kalma ihtimalim,
bense ’tırnağınım senin,
sen kestikçe ben uzarım...’ /
Bir anlamın yok senin, sevginin küresel bozukluğunda..
uslu durmadın
ve polisin dur ihtarına uymadın!
aşkı zimmetine geçirmekten gözaltına alındın
şimdi ağlamanın vaktidir ’F tipi’ yalnızlığına..
III
Bak, aşkı da pleybek yapıyorlar Berivan;
ne aşkta süreklilik vardır oysa
ne de hayatta
biz yanarız, üstümüze kilitlenen yangınların içinde...
bu kentin bütün sokaklarında,
şiirin bulvarlarında
çok eski bir türküsün çatlamış dudaklarımda.
Ama sen, şehirlere açtın yalnızlığını, bunca sürgün yaralarda
kalleşler beni nişan almışken, sana isabet eden kurşunlar
kaybettiğim bir şiirin kederi ve hayatıma dahil ettiğim yenilgimsin!..
yaşamın senden sonrası, ne çok benziyordu oysa ölüme
Hakların Berivan, hakların nerede?
haber değeri bile taşımadı,
ihmal edilmiş ve sinemaya uyarlanmış hayatın..
Saçlarını artık aç ve salıver rüzgara
ve bir sarılıver, kimsesizleştirilmiş, hırpalanmış, rutubetli hayallerine...
IV
Görüyor musun?..
çocuklar hep karamsar, hep acıkmış bakacaklar dünyaya
vahşetin, zulmün, yoksulluğun kıskacında..
sesimi yitirip bulamadım, sustuğun yerde
bana ait bir sesim bile yok artık...
beni bu yollar, bu göçebe ayrılıklar, bu şiirler mahvetti!..
Her gece saklandığım, ölümü tahrik eden şiirlerde, eğrilip doğrulurken
ben aşkınla tarumarım Berivan..
Sicilim bozuluyor ve saçlarına dolanıyorum gecenin
bir türkü’ye karışıyor yaralarım, duyuyor musun?
/’Yaktı beni köz eyledi, çok ömrümü az eyledi
doksan dokuz yaram vardı, senin sevdan yüz eyledi!..’/
Seraplarına ancak Dicle yeter Berivan
bir kez başladın mı yenilmeye, kendini siper edersin,
kim olduğunu yitirdiğin yenik şehirlerde
birbirini zehirleyen trajik bakışlı kalabalıklarda
savruk, suçlu ve onarılmaz memleketsiz yalnızlığın...
/ Şimdi sen bile, Erzurum’da bir bahar çiçeğinin sabırlı sessizliğinde,
sadece ’kendine dökülen bir yapraksın...’/
V
Kimsin sen Berivan?
hangi hesapların para üstüsün!
Kimsin sen;
bir sokak çocuğunun alın yazısı mı
bir işçinin yorgun omuzları mı?
bir fahişenin eksik görülmüş rüyası mı yoksa?..
Şimdi kim anlar seni?
kim alır öcünü hayattan
kim bastırır, ömrüne başkaldıran isyanlarını!..
hangi seslerde yankılanır,
’hangi yaşamak dindirebilir iç kanamalarını’
hangi şiir emer aykırılığını, diyalektiğin tarihe gömülüşünde
Hangi kalabalık dinlenir, yalnızlığının gölgesinde?..
/ Kim bilir, şimdi sen acıyı yazgı bilip, itaat etmektesin...
yüreğin upuzun yollara karışmakta.
Ben ise kalabalığın kuşatmasında, delirmiş bir yalnızlıkta./
VI
Bu kentler bizi alt etti Berivan
henüz içi boşaltılmamış, ama çürümesi kaçınılmaz umutlarda...
sen artık kendine ve kentine dön
yoksa kaybolursun başkalarının hayatlarında..
Hadi topla yalnızlığını, kalk gidelim Berivan
bu karanlıkta yaşam hakkımız yok bizim!..
________Birdal Erdoğmuş -