32
Yorum
27
Beğeni
5,0
Puan
1996
Okunma

Bulundu derlerse; hazine ayda
Biçilmez pahası, münbitçe damar.
Merdiven dayayıp kendine payda
Yekûnu keseye katmayı umar.
Yağcılık- desise; onun alanı
Dilinde geveler malum yalanı.
Kandırıp sırtına; biner çıkarcı
Her mevsim pusuya; siner çıkarcı.
Sallayıp atsa da, böylesi zâtın
Yaptığı tahminler, muhakkak tutar.
Kabukla yetinmez maksadı bâtın
İştahı fil gibi, bulursa yutar.
Geniştir midesi, göbeği şişkin,
Tükürsen yüzüne, şükreder pişkin.
Tavukla kümese tüner çıkarcı
Her mevsim pusuya; siner çıkarcı.
Rengini okutmaz, gömer içine
Dişini kimseye belli de etmez.
Mağdura bürünüp sarar hiçine
Verseniz âlemi, kendine yetmez.
Elini uzatıp arsa işine
Toplasa toprağı, değmez dişine.
Parsayı kapmayı; dener çıkarcı
Her mevsim pusuya; siner çıkarcı.
Çekirge misali, ordan oraya
Dokunsa yaraya dermanı olmaz.
Yakında tutulur deli boraya
Saçılıp küfesi bir daha dolmaz.
Hüdâ’dan gelince, enseye şaplak
Bir ömür boyunca, kalacak çıplak.
İyinin önünü, büner çıkarcı
Her mevsim pusuya; siner çıkarcı…
İsmail Süklüm
1 ŞUBAT 2014
KASTAMONU
(Şiirime yorumlarıyla destek olan gönül dostlarıma sonsuz teşekkürlerimi sunarım.)
5.0
100% (32)