5
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1368
Okunma
HALİÇTE ARALIK AKŞAMLARI
Bu anımı kısaca özet olarak anlatırsam -1971-yılının Ocak ayında çocukluğumdan beri hayalini kurduğum İstanbul’ a geldim bu benim ilk gelişimdi otuz yedi lira parayla yola çıkmış -16- lirasını posta trenine vermiş üç gece iki gündüz yolculuktan sonra karla karışık yağmurlu bir günde İstanbul’a inmiştim
İlk geceyi Beşiktaş’ta Pazar yeri denen semtte eski bir otelde geçirdim sabah kalktığımda İstanbul bembeyaz karla kaplıydı inşaatlarda iş aramak için dolaşmaya başlamış fakat iş bulamamış akşamüzeri geceyi nerede kaçırırım derdine düşmüştüm cebimde iki üç lira param kalmıştı onu da korkumdan harcamıyordum aklıma köyde amcamın anlattıkları geldi evi olmayanların galata köprüsünün altında yattıklarını duymuştum hemen oraya gittim köprünün altında iki üç yerde ateş yanıyordu ilk ateşin yanına yaklaştı selam un aleyküm dedim ateşin yanındakiler aleyküm selam sende kimsin dediler
Ben otel param yok bende dedim bu gece burada kalayım
Adamlar Ya öylemi paran yoksa buladada kalmazsın
Ben sadece iki üç livara param var deyince ver bakayım onları dediler
Vermek istemedim zorla aldılar beni tartakladılar ve kovdular oradan uzaklaşıp halicin kıyısında ateş yakan balıkçıların yanına gittim onlarda beni kovdu o geceyi sıfırın altında o soğukta haliç in kıyısında geçirdim o günün anısına bu şiiri -1996 -da yazdım
Başımdan geçen bu gerçek hikâyemi anılarımda tamamını bir gün okuyacaksınız inşallah
Ayaz Bir öpücük kondurmuş
Kızaran yanağıma
Gurbet kurşun gibi
Ağır ağır eriyor yüreğimde
İstanbul benden habersiz
Ben İstanbul’a küs
İstemiyor beni haliçte aralık akşamlar
Dalgalar hırçın sular huzursuz
Hava soğuk rüzgârlı üşütüyor surları
Haliç yüzüme bakmıyor
Beni sevmiyor İstanbul
Boğazda poyraz dörtnala bu akşam
Gölgeler kandillerden sıyrılmış
Sessizce dolaşıyor Eyüp tepelerinde
Haliçte gülümserken tarihin ihtişamı
Suların şavkı oynaşıyor
İsli yüzümde benim
Biliyorum Bana kızıyor bu gece İstanbul
Karakış çatık kaşlarıma takılmış
Beraber gelmişi sanki ta benimle Erzurum’dan
Sırtımda anamın ördüğü mor yelek
Ayağımda tabanları yırtılmış
Kurşun marka Trabzon lastik ayakkabılar
Kız kulesine bakıyor nedense hep
çukur gözlerim
Meteliksiz kaldığımı kim bilir
Ne haliç anlıyor beni nede delik ceplerim
Bir inilti patlıyor rüzgârın ensesinde
Konağın gölgesine kaçışıyor dalgalar
Aç susuz yürürken haliç in kıyısında
İstanbul hayallerim taşlaştı kursağımda
Uyku kirpiklerime ucuna tutunmuş
Korkuyor sokaklardan kapanmıyor gözlerim
Bir parmaklarımın ucu sızlıyor
Birde ben üşüyorum
Hadi hadi siz söyleyin yıldızlar
Bu şehri seviyorsam
Ben kimden korkuyorum
Ne hasret bitiyor yürümekle
Ne açlık eksiliyor karanlığa girmekle
Bir yamalı ceketim birde gurbet var üzerimde
Dişlerim takırdıyor keman çalarken çenem
Süleymaniye’deki kandiller
Yavaş yavaş kayboldu gözlerimde
Umutlarım erirken kuytu karanlıklarda
Aldırmıyor yağmur garipliğime benim
Haliçte zalim haliçte hain aralık akşamları
Duymuyor beni deniz görmüyor beni İstanbul
Geceye versem rüzgâra satsam kim alır beni
Aralık soğuğunda bir ben varım haliçte
Bir gurbet birde beni ağlatan
Aralık akşamları
Şair Muhittin Laçin
5.0
100% (5)