4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
786
Okunma
azaltıyorlar sanki
içiyorlar geceyi
dikiyorlar boğaz dolusu
karanfilli leblebiden biraz
biraz badem içi
bir o mu eksilen masadan
bitiyor eskiyor zaman
hoyratlar
insafsızlar
canımın içleri
şakırdıyorlar hayasızca
oynuyorlar
kayıyorlar şalvardan
topukları isli
yüzleri avuç içi
kolay düşlere dalıp
kıvırıp kırıp bellerini
kızarıp utangaçlığında gırnatanın
takıştırır bir el parayı
memelerinde diğer bir el
titrerken omuzları
vurup birbirlerine kalçalarını
kazandık sanıyorlar
geceyi geleceği
sanki evreni
yeniden kuruyorlar
yarısı Marmara’da yarısı bir göl
yine şehirlerden İstanbul
iğde kokuyor kıyısı
salınırlar zıplarlar
yalınayaklı
ayakları kirli kadınlar
ince uzun bir fidan gibi
çiçeklerden birer dallar
sarıyor bataklık insanı
kokuyor her yan yosun
kokuyor sazlıklar
ağaçlar seyrek
yanık kuru çalılar
kör ışık gizliyor sefaleti
delişken çalıyor cümbüşünü altın dişli
romen yüklü ezgileri mızrabı
ısrardalar dostlarım
yerim
içerim
yok diyemem
para vermişler hani
nefes aldırmazlar
elemlerim saklı
sessizler
içimdekiler ve nem
masada düşüncemin bir yarısı
bir yarısı ortalık yerdeler
uçuşsalar
yok olsa birden kötülükler
dalsam düşlerden gerçek denizine
sanmam
orada da bitmezler
Küçükçekmece kıyıları
furyalar
fukaradan derme bir tablodalar
nasıl da oynuyorlar
dolusu sarhoş naraların
varoş türü sarmış şu şehrin
sanki tamamı buradalar
salsam mı ki duygularımı
dizginlesem mi
ne olur
neye yararlar
iyisi mi
uyansam ve kalksam
uydursam yeniden
yeni bir zaman
işe yarar mı bilemem
bir anlasam
kime yararsın
icat ettiğim kör zaman
2002/nisan/İSTANBUL