ne bu kalabalık

bu ne hengame

yüzler

binler

şu bir iki dakikasına asılı kalan

gözlerimin

akın akın bu şehir

kaldırımlar

geçitler

merdivenleri metronun


mevsimler uğrar mı hiç

nereye yağacak kar

nerde uğuldayacak rüzgar

nereye düşecek yapraklar


simitçi durağan

simitçi felek

simitçi bir bey

kısacık alışverişler

karınca dokunuşu

hemencecik


bir orta yaşlı kadın

memur

çıkık sırtlı küçükten kamburu

aç

mordan griye dönmüş çukurları gözünün

simitçide almış soluğu

gençten bir kız

eli çiçek sepetli

yapma

naylondan

ucuz

hasta ziyaretine gider gibi

çarpık pabuçları boyalı eskimiş

koşarcasına çiğner kaldırımları

kulaklarında elleri insanların

ellerinde telefon

iş takipçileri

traşlı

lacivert takım elbiseleri

ses telleri çığırtkan

hayasızca tonlar

verirler emirleri

ve kusursuzca alırlar emirleri

peki efendimler

niyeler

lanlar

kaldırım ortası işgalde

dörtlü bir grup

kaşarlanmış dersane gençleri

daha yol çok uzun

olursa üniversite var

askerlik var işsizlik var

biri kız

dikkate değer

kaşları burun kapakları kulakları delik deşik

halkalar boncuklar

eskiden ayılara yaparlardı ayı oynatıcılar


daha çocukken oynatılmış bu çocuklar


kendini köle yapanlar


bir dilenci

yalancı

titrek ve yapışkan

üstelik gebe kir pas içinde

sarılı sopaya yılan gibi

ağdalı bir kadın sesi

kucağında sümüklü bir bebe

sinekler

toz toprak

korna sesleri

düdük sesleri

cayırdayan lastikler

bir kaç yanıp bir kaç sönen ışıklar

ne duyanı ne göreni var

motorunda parlak gözlüklü polis

yayalarla birlikte kırmızı ışıkta geçmekteler

yolun yarısı sıra sıra

sarı sarı taksiler müşteri avında

demir borulardan tünekler Kızılay meydanında

sevgili bekleyenler


görülmezi insanın

şu tutulamayan

şu ele avuca sığmayan

yaşam denen aldığı her nefesi

ve yaşamdaki bütün hevesleri

döküp döküp gerilerde

bu neyin hırsıdır da bırakıp

esir etmişiz bizleri


taşan mazgallar

uçuşan gazlar

işportacılar


kökleri ağaçların

ve uykusunda sonsuzluğun

sessizlik içindi yerin altı

sonsuz istirahat

oraları da doldurdular

raylar

tramvaylar

metrolar


mevsimler uğrar mı hiç buralara

nereye yağacak kar

nerde uğuldayacak rüzgar

nereye düşecek yapraklar


12 mayıs 2007/Ankara