Duvarları tuğladan tavanı tahta çatı Daracık bir hanedir benim küçük kulübem Yaşattığı huzurla aratmaz süit katı Gönlüme bahanedir benim küçük kulübem
Ruhum daraldığında yaparım bir kaçamak Kilimi atlas halı minderi geniş hamak İçinde bir sac soba birkaç da kırık çanak Cismime ayinedir benim küçük kulübem
Zemheri soğuğunda beni sımsıcak beler Oynaşır durur her an duvarında gölgeler Ara sıra bir güzel yarım aklımı çeler Dilimde efsanedir benim küçük kulübem
Kor gibi sobasında demlenir koyu çayı Bir anlık huzuruna değişmem günü ayı Tanımam Taçmahal’i bilmem Beyaz Sarayı Dünyada bir tanedir benim küçük kulübem
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Azda olsa şehir gürültüsünden uzak kendiyle baş başa kalmak..... hepimizin özlemini çektiği ama o imkanı bulamadığı....... çok güzeldi hocam...mutluluklar daim olsun selam ve saygılar
Bu nasıl bir mutluluktur, anlat desen anlatamam... O kadar ki aşığıyım şu gördüğüm sahnenin...Neden mi? hep istemişimdir kuytularda sessiz, sakin kendimi dinlemek yada bir takım gürültülerden uzak olmayı.... Halk içinde istemeden olsa bile gözümün gördükleri ve kulağımın duydukları oluyor ...Bu yüzden hep kaçmak istiyorum böylesi küçük bir odaya... Beni halvete, , inzivaya cezbeden sahneler bunlar... Ve yere yakın oturmak, burda Arabistanda öylesi minder düzeni oturuma "celsetul arabia" derler ...
Aynı zamanda yaşayan iki veli vardır; biri ilim sahibi olmasına rağmen hizmetkarları var üstelik gayet halkı imrendirecek bir yaşam içindedir...Yerden yüksek kerevitler ve üstünde kat kat minderler.... Diğer veli birgün, bu zatın yanına gelir ...Namaz vakti olduğunda hemen orda ıbrıkla abdest almak ister ve başlar abdest almaya...Elini yıkarken bir eline 4 defa su döker ...Bu sahneyi gören hâli şahene yaşayan veli...Ne yapıyorsun sen öyle olur mu ? diye seslenir....Misafir olan veli sorar ne oldu ne yaptım ki?...Diğeri cevaplar eline 3 defa su dökmen yeterdi sen 4 kere döktün suyu israf ettin.... İşte o zaman misafir olan ülema verir cevabı...Bir avuç suyu israf ettim diye kızıyorsun...Peki nedir senin bu halin kat kat minderler yerden yüksek ve bu kadar hizmetkarın var bunlar israf değil mi?... Bu cevap üzre, diğer ülema haklısın der hizmetkarların fazlasını serbest bırakır fazla olan malı mülkü fakirlere dağıtır....Yani odasını şu sizin kulübeye benzetir....
Böylesi ihtişamsız odalar dedim ya beni çok cezbeder... Mesela halkın içinden sıyrılıp köylerde çobanlık yapan insanlar olur...Ve bir çok manevi hallerin kahramanı olan çobanlar dağda yalnız başına yaşamayı seven insanlardır...Dağa çıkmak belkide onların halvetidir...Beni çok düşündüren meslek dalı çobanlıktır...Hatta onlara imrenerek bakarım... Fakat çobanlığın ne olduğunu bilmeyenler "çoban" kelimesini ağızlarında sakız ederler neyin ne olduğunu bilmeden zırvalar dururlar maalesef... Oysa kur andan biraz haberi olan bilir ki peygamberler arasında çobanlık yapmayan kalmamıştır... Hatta ALLAH resulu Hz Muhammed a.s bile yapmıştır...
Neyse, bir daha bakarken şu oturduğun küçük kulübenin resmine, içimden geçti ki kısmetse beraber muhabbet eder bağdaş kurarız o minderde... Selamlar, saygılarımla üstadım....
Hocam ne kadar güzel dile getirmişsiniz hissiyatınızı. "Bir dokun bin ah işit" diye böyle durumlar için dense gerek. Evet haklısınız, malum kış sezonunda olduğumuzdan sadece haftada bir gün bir kaç saatliğine uğrayabiliyorum kulübeye, kendi ellerimle yaptığım, göz nuru alınteri verilmiş bir mekan burası. İnanır mısınız üç-dört saatlik bir süre dahi bana öyle iyi geliyor ki. telefon yok, elektrik yok.Sadece bir radyo. İşaallah buralara yolunuz düşerse muhakkak beklerim hocam. Verdiğiniz değerli bilgiler ve kıssa için teşekkür eder, saygılarımı sunarım. Resul'ün diyarına kucak dolusu selam ve saygılar. Lütfen o mübarek belde de benim içinde dua edin hocam. Kimin duası makbuldür bilinmez. Saygılarımla...
Hocam ne kadar güzel dile getirmişsiniz hissiyatınızı. "Bir dokun bin ah işit" diye böyle durumlar için dense gerek. Evet haklısınız, malum kış sezonunda olduğumuzdan sadece haftada bir gün bir kaç saatliğine uğrayabiliyorum kulübeye, kendi ellerimle yaptığım, göz nuru alınteri verilmiş bir mekan burası. İnanır mısınız üç-dört saatlik bir süre dahi bana öyle iyi geliyor ki. telefon yok, elektrik yok.Sadece bir radyo. İşaallah buralara yolunuz düşerse muhakkak beklerim hocam. Verdiğiniz değerli bilgiler ve kıssa için teşekkür eder, saygılarımı sunarım. Resul'ün diyarına kucak dolusu selam ve saygılar. Lütfen o mübarek belde de benim içinde dua edin hocam. Kimin duası makbuldür bilinmez. Saygılarımla...
Kulübenin yapılış hikayesini de bildiğim için özellikle okudum ve beğendim. Daha çok beğenmem için orada beraber çay içmemiz gerek. Gönlünüzce geçsin her şey.
Buralar çok soğuk Mecit hocam. Ne yapalım bende kendimi ufak kulübeme attım, huzuru orada buluyorum işte. Haaa... kestane olmadan olur mu hiç, magazine kaçmasın diye o bölümü es geçtim :)) Saygılarımla...
Buralar çok soğuk Mecit hocam. Ne yapalım bende kendimi ufak kulübeme attım, huzuru orada buluyorum işte. Haaa... kestane olmadan olur mu hiç, magazine kaçmasın diye o bölümü es geçtim :)) Saygılarımla...
Önemli olan aodamızın evimizin genişliği değil, gönlümüzün boyutudur. O genişse sarayda gibi yaşarız. Benim odalarım da hep küçük olmuştu, dertliysem orası daralır, huzurluysam genişlerdi..
Değerli üstadım! Muhteşem ayaklarıyla ve ahenkli kafiyeleri ile anlam dolu, duygulu bir hece okudum. Seçkin kaleminizi kutlarım. İlhamınızın bol ve devamlı olmasını dilerim. En içten selam ve saygılar...
Ne güzeldir soba üzerinde ki çaydanlığın sesi...İnsanın böylesi huzur bulacağı kendi mekanlarına ne çok ihtiyacı var ..Daim olsun huzurunuz.kutlarken selamlarımı bırakıyorum dost şaire..ema
Gönlü zengin insanlara samanlıkta olsa saray imiş hele kulübe dediğin bağda bahcede sırça saraydan evladır. Sarayında bol muhabbetler diliyorum kutladım değerli dost.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.