Çocukça ve ürkek bakışlar
Altında tanıştık
acemi duygularla.
Birinci sınıfa başlamıştık.
İçimizde ritimle çalan bir kalp,
Heyecanımızı gözlerimizde beslemiştik.
Ben çekingen, sen atılgan…
Zıt kutuplar gibi kardeşçe kaynaşmıştık.
Aynı sınıfa düşmüş,
Aynı tahtaya çizmiştik
Cin Ali’yi
Eve koşan Emel’i
Mısır yiyen Ömer’i…
Aynı pencerelerde aldık soluğu
Aynı kızları sevdik
Aynı suç için ceza yedik.
Ayrıldık oysa ikinci sınıfta
Ben başka diyarlara göçebe
Sen aynı okula mahkum
Aynı yüzlerle körebe…
Ayrılıktı görünüşümüz
Oysa kalplerimiz beraber.
Alnımız dertli, çilekeş
Acemi duygularımız cıvık cıvıktı.
Ama hiçbir zaman unutmadım
Yamaçtan yuvarlanan topumuzun
Ardındaki koşuşturmamızı...
İki cengaver gibiydik Celal
Tarihe hükmetmiştik.
Tarih hafızalara kazınmış
Hiç bir zaman unutamamıştık.
Tatlı bir tesadüf olmuştu
karşılaşmamız.
Alt yıl sonra buluşmamız.
Kader halimize acımıştı.
Sinop gezisinde aynı otobüse almıştı.
İlk adımımda karşılaştım
Selamlaştık.
Ama sen değişmiştin.
Gülen yüzlerini kim bilir
Hangi amansız savaşta kaybetmiştin.
Moralin bozuk bir köşeye çakılmıştın.
Biraz hüzün doluydun, bitmiştin.
Sebebini bir türlü öğrenemedim.
Bütün sorularım seni düşünür,
Senden yansır yüzüme çarpardı.
Bir gözüm senin için ağlardı.
Samimi bir lisan ki dönen dilimde
Beş dakikada tasan elimde.
Kanayan yüreğine merhem
Kışın üzerine bahar oldum.
Dostuma sarılınca hüzün doldum.
Bir yerler gezdik ki görülmemiş
Toprak ananın koynuna sanayi girmemiş.
Kaleye çıkıp rüzgarı dinledik.
Tarihi zamanın kucağında izledik.
Hapishane turladık isli odalardan
Kürek mahkumlarının acılarını dinledik.
Nemli toprağına nüfuz ederdi selamımız Karadeniz’in
Berrak sularından bir yudum istedik.
Duygularımız kadar derindi sular
Ve alın yazımız kadar dalgalıydı Erfelek
Benliğimize aynada seyre daldık.
Gözlük altından bakardık sahile
Çapkınlığın sınırlarını zorladık.
Gönül köprüsü söndü elimizde
Aşk şarabına bir kadeh de biz daldırdık
Kendimizi Hamsilos yollarında bulduk.


Gökhan Daş
20.07.2008
SİNOP