27
Yorum
36
Beğeni
5,0
Puan
3969
Okunma

Ağaçların suçu da nedir ki
Bir nahoş kabahati mi var ki?
İstem zevklerin biçimin de hiç acımadan kesersin
Heykel gibi de bezersin hiç usanmadan
Oğlun mudur yoksa değerli bir yakının mı?
Bu derece itinayı eşine bile göstermezsin
Yoksa o mudur seni kurtaracak olan
Tüm onca emek ve gayret de neden ve ne için
Bir gecelik bilinçsizce şamataya mı?
Felekten bir gece çalmak suç değil mi?
Onumu kandırırsın yoksa sen kendi kendini mi?
Putuna sunar gibi nice canları adar dururlar güruhlar
Nice nice seneler dilemek senin
Ömrüne bir ömür mü katacak
Su gibi aziz gördüğün o zıkkım
Şişesinde durduğu gibi durur mu senin içinde
Elbette seni kandırıp da yakacak o iblisin ateş suyu
Yılbaşını iple sabırsız bir iç çekişte heyecanla beklersin
Tüm gece acep sen nerede ve ne yaptığını veya yaptıklarına
Sen dâhil… Bir bilen bir akıl erdiren var mı ki?
Sen bile sabahleyin nasıl nerede ve ne konum da
Uyanacağını düşünüp de bilemezken
Ömrümden boş yere bir yıl gittiğini sezemezsin
Yarınlar beklenip dururken yürünür bilinçsizliğe
Boş hayalin ucuna bağlar dururken umutları
Kayboluşta gidenler çok aranır sonra
Güzel zannettiklerinin hayatları öz elleriyle boğulur
Bir an gibi saniyeler içinde gör ki
Gelip de çekip gitti işte yalancı seneler
Boşa geçen zamanı bilişte sezip de gördün mü
ömrün ve yüzün uslanır kırış kırışta
Sen hiç uslanamaz mısın be koca insan?
Yılların kaybettirdiği tüm değerler de
Havanlar da dövüldü gençliğin baharın da
Gün geçtikçe yozlaştı hiçe çıktı insanlık
Gurur ve kibrin elinde döndün palyaçoya
Nefsin cenderesi çekip alırken içinden sende iyi adına ne varsa
Yaşlandın gittin ama hak etmedin ki affı ve rızayı
Kabre bir adımım kaldı hiç dedin mi ki?
Ne yüzle çıkacağım ben Hakkın karşısına
İster dövüne dur istersen yakın beyinsizliğine
İstersen de saçını ve başını yol ne yapsan da artık boş
Altınlarını kaybedip paslı tenekeyle abat olanı hiç gördün mü ki?
Her anın şamatayla geçişte koyup gitti
Bari eriştin mi o melun menfur muradına?
Kaç yıl bir çırpıda zayi olup da gitti de
Ya sen hiç ders aldın mı hayatından
Borcumu ödemeden gitmek var dedin mi çıkışta?
Her türlü haltı koyup da gitti işte inişte
Hiç bitip tükenmez dediğin nefes ve zaman…
(28.12.2013) AZAP
dostlardan incilere teşekkürler
KABRİMİ EŞİYORUM
İnsanlar türlü, çeşit.
Kimi dost, kimi çaşıt.
Riyâ, fıtratla yaşıt.
Susarak yaşıyorum.
Kusmak kolay, susmak zor.
İçimde var sanki kor.
Sabır dile… Hayra yor..
Dilime şaşıyorum.
Sözü söyle; hem de mert.
Lâkin kırma, olma sert.
Kelâmı gönülle tart..
Belki had aşıyorum.
Yaşadım “zor hayat”ta.
Yarışırım “inat”ta.
Sözlerimi “heyhat!”ta
“Keşke”yle kaşıyorum.
Söylese miydim acep?
Hadsiz sözle doldu cep.
Taşımaz nahır merkep.
Günahım taşıyorum.
“Lâ havle!..” çek Muhacir
Vakit dar.. mutlak tehcir.
Dağarcığımda ecir
Kabrimi eşiyorum.
muhacir bozkurt
Mustafa KÜTÜKCÜ
08.10.2011 – Bayraklı / İZMİR.
boşu düşün ucunda
umuduna bağlanan
sevdadır sonucunda
unuttukça dağlanan
güzelliğine yoktun
özelliğinde çoktun
kimine karnı toktun
kaybolana ağlanan
yalancının ardından
filancanın gardından
amcamın derdinden
zorluğuna sağlanan
bir ömür dediğinde
karşıydın gediğinde
bir lokma yediğinde
gürlüğüne çağlanan
ozan efem nefestir
göğsündeki kafestir
gelip geçen hevestir
korluğuna yağlanan.....ramazan.efe
5.0
100% (36)