1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
3284
Okunma

Ağaçlar vardı, uzun uzun ağaçlar
Yeşil yaprakları narin,
çarpıyor birbirine hışır hışır bir ses
Sen rüzgâr sanırsın, oysa huzurun fısıltısı
Ne bileyim söğüt gibi, kavak belki de
Grili, yeşili, ince dallı, geniş gövdeli
Birinden diğerine,
incitmeden, dokunmadan
sanırsın kendini tüy kadar hafif
oysa sen sen işte,
Bir heyecan, bir hevesle
geçiveriyorsun birinden diğerine
tırmanmadan, zıplamadan, hoplamadan
yok yerçekimi
yok düşme korkun
kanadın olsa uçuyorum dersin oda yok
Ahşap bir kulübe giriverir resme
Terasında İnsancıklar
Mutlu mutlu belki de gülmekte
Hop yanlarına gidiverirsin
Kahvaltı masası gibi sanki
Bir ailenin pazar neşesi sofrada
Tanıdık gibiler yakın gibi yakınlar gibi
Sonra birden kuşbakışı uzaklaşıverir insancıklar
Sonra yine ağaçlar, uzun uzun ağaçlar
Birinden diğerine,
bir yere götürme telaşındalar belli
Sonra bir tepe gibi, değil gibi
Açıklık, yüksekte beyaz bir alan
Konu verirsin kanadı olmayan kuş misali
Bakıverirsin ufka
İlerde bir uzak köy gibi, kutu kutu kareler, kırmızı çatılar belli
Nedendir güldürü verir seni
Sanki senin köyünmüş de yanına gelmek istermiş gibi
yeşili, yolu, beyazı belli belirsiz
bir ressam işi gibi
Sonra yine
Ağaçlar vardı, uzun uzun ağaçlar
Yeşil yaprakları narin,
çarpıyor birbirine hışır hışır bir ses
Sen rüzgâr sanırsın, oysa huzurun fısıltısı
Ne bileyim işte Ne diyeyim
Rüyanın da hayırlısı.
5.0
100% (1)