10
Yorum
13
Beğeni
0,0
Puan
1430
Okunma

Son baharın ardından, keder sızar yürekten
Çekilmez çile olur hayat denen bu koşu.
Neşe göçer yurdundan, gözler yılar tümsekten
Gönüller ye’se düşer görünce sarp yokuşu.
Hüzün dem kaynatınca ah çekmek kusur değil
Doğarken herkes bilir! Akıbetler sır değil
Bu handa konaklamak üç gündür, asır değil
Son gününde seçersin; ya baharı ya kışı.
Tutmak istesen dâhi sıkıca bir ucundan
Uçar gider arzular, hayaller avucundan
Göçe izin umarak duanın sonucundan
Bekler fersiz gözlerin ecel denen o kuşu.
Şan, şöhretin yolları çıksa dahi zirveye
Kundak kefen arası benzer Safâ - Merve’ye
Çalar birgün kapını, sorar melek; nereye?
Mezar yeri çukurdur; zor duyarsın alkışı.
Anlarsın ki gül sanıp derdiklerin dikenmiş
Görürsün ki yol yokuş; düzün bitmis, tükenmiş
Dersin ki; "madem dünya geçici bir meskenmiş
Bırakın da gideyim; gösterin şu çıkışı! "
Takvimler gün saysa da, yorulmadan, ömürden
Kurtarmak gerek kalbi, kederden, teessürden
Karanlık çöktüğünde yol geçer tefekkürden
Tevekkül ne bilene, her dert Rahmet yağışı!..
Mecit Aktürk
Berlin, 13.12.2013