0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1095
Okunma

Hz. Ali’nin bayrağını
En yükseğe taşımak isteyen
Kollarım
Kanatlarından kırılmıştı
Okurken fakültede...
Göğüslerin şavkıyordu ey güzel kadın
Nazikti tenin
Ve bozlak...
Yırtılmıştı gömleğin
Ve benim düşlerim
Gülümserken dişlerin
Meşvered ediyorlardı yabani gölgelere...
Ben İlmin şehriyim oda kapısıdır diyordu
Nuh’un gemisine benzetiyordu
Sense bana gülüyordun.
Halimden anlamıyor kahroluyordum...
Ben mücerret lain
Kan aksırıyorum seni gördükçe
Sen kaçmalara,terketmelere koyuran
Sancılarımın gökyüzünde, parlayan hançer
Çıplak teninde mücevher
Edebin suskunluğudur
Asıl ükemmel!
Hayır,hayır,hayır
Kepaşe bayılıyordu bana
Bense ilim kapıların da yetişmek istiyordum
İçgüdülerimi tavsamıştı
Göğüslerin ve çıplak omuzlarında
Gözlerim tanrının kırbacıydı
Ona ümit vermeden bakarken...
Bu Yıkılası evin içine girmiyordum
Yalan,dolan ve riyaya lüzum görmüyordum
Ahlakın binaları yıkıldı mı
Düştü mü son kale
Sonsuzluğa mı uğurlandım
Kan çanağı gözlerinde
Çamura batmış dizlerinde
ve de çöp gibi omuzların da
Çok acı dolu bir sene idi
Kendi rengime boyandım
Tüm geceler sabırla geçti
Asla teslim olmadım...
Değer miydi
Değmez miydi
Taşıdım içimde seni
Şeytanın muskasını
Bezirgan yosmasını
Kuyusuydum yusuf’un
Yusuf’uydum kuyunun
Ahlak savaşlarının
Korkusuz ölüşlerimin
Bir avuç yalnızlık
Salat-ı musallatlık
Perdesi yırtılmış kadın
Kadın dediğimden kastım
Nefes aldırmaz astım
İnsan ikiliğin kerestesi...
İşte
ben
İflah olmaz,
Lain-i mücerret.
Edebin son kalesi
Şefaatçi Muhammet
Yitiktir içimde bir ezgi
Sabahın seslenişi
Duyuluyor öfkemdem.
Çekiç ve örs sesleri
Yine çanlar çalıyor
Bu savaşan kemikler
Acep kime gülüyor.
Eriyor, karlar gibi zaman
Müşterek kaybolmuşluk
Ağzımda kusursuzluk
Esrik bir umutsuzluk