11
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
2735
Okunma

Yazası geliyor insanın kapısına,
Lütfen girmeyin/diye/Yalnızlığıma
Öylesi bir kez açılmıştı kapım şakayla
Zehir etmişti güzelim yaşamımı bana...
Ölümün harcını ilk o koymuştu
Gönül kapımın eşiğine usulca,
Ve zavallı etmişti beni bana !
O günden sonra…
Önce uslu uslu,
Sessizce girip gönlüme kuruldu
Yalnızlığımın odasına.
Ben de birden heyecan tavan oldu !
Neredeyse yalnızlığımın kalbi duruyordu !
Ne bile bilirdim ki,
Müstakbel katilimin o olduğunu ?...
Yeni bir ben başladı, ben de
Girdiği an da içeriye
Yalnızlığım da bana tavır koydu,
Ondan taraf oldu
Ve “Issız adamlığı” bana layık buldu...
Ama kalmadı yalnızlığımın yanına bu ?
Lakin o ikimize de yar olmadı
Bir kere kafısına koymuş bulundu
sevgili yalnızlığımı da, beni de,
Yani ikimizi de kapı önüne koydu…
Bir “Merhaba”sıyla ateş almıştım
Küle döndürmüştü yaşamımı,
Açar açmaz ona yüreğimin kapısını
Oysa,
Öylesine güzel bir yalnızlığım vardı ki,
Hiç aklıma gelmezdi;
Bir gün beni bu denli mutsuz edeceğini,
Eski yalnızlığımın da terk edip beni,
Onunla birlikte gideceği…
Belki de böylesi daha hayırlı oldu
Girdi içeri kurumlu kurumlu,
Gelmedi bir türlü yarattığı yalanların sonu.
Bir de arkama baktım ki,
Arkam da bir sürü gölge topallayıp duruyordu,
Benden koca koca ben’ler kopmuştu !…
İkiye böldü beni benden
Yalnızlığım da gitti ya peşinden,
Geç farkına vardım
Kendimi çalabileceğini kendimden
Bir “Hiç gibi” bırakıldığımı geçte olsa sonun da anladım
Ve orta da, koskocaman bir HİÇ’le orta da kala kaldım…
Dört yanımı zifiri hüzünler sardı
Yalnızlığımı da onda kaldı
Ama kendisine de olmadı
Ne onunlayım şimdi artık,
Ne de yalnızlığımla eskisi gibi
Tüm duygularım linç edildi !
O aşkını kursağıma tıkayıp gitti…
“Yalnızlığımla’da” işim bitti.
Sizin anlayacağınız yani,
Ben tam bir “HİÇ’im,” artık şimdi !
Açıldıktan sonra yalnızlığımın kapısı
Gönül gözüme mil çekildi sanki,
En güzel duygularım da murdar edildi
Alıp başını vedasız gitti.
Eminim bayram etmiştir gayri,
Hem vefasız, hem yalan yüreği !...
Birlikte oluruz sanmıştım tek can’lı
Güya canımın yanın da kalacaktı
Bir de onun canını
Sularken kurak rüyalarımızı,
Mutluluk gücümüz artacaktı.
Tenha bir Pazar akşamı,
İçimde kendine ait ne var, ne yok topladığını sandı
Sonra da sırra kadem bastı !..
Yazacağım kapıma;
“Dikkat !
Girmeyin ? ”diye oda ?
Dokunmayın /diye/ Yalnızlığıma …”
Ne kısa bir Aşk’mış meğer kendisi
Ne vefasız bir “Yalnızlıkmış” benimkisi
Unuttular ben bu seven efendilerini
Firar edince aynı an da ikisi,
Hepten bir “HİÇ’liğin” derinliğinde buldum kendimi….
Kilitliydi yalnızlığım kapısı önceleri
Kırdı tuz buz edip bir vefasız yürek,
Beni didik didik çokgenlere bölerek !
Ve uçup gitti çok uzaklara terkederek
Yüreğime bir dilim acı sevda sürerek !…
Beni sonun da “Deli” edecekler
Kendiyle birlikte firar eden o gözler
Yalnızlığım yok, sen yok, ne bilsin eller
Ne bilsin kader deyip geçenler;
Bari yalnızlıklarının kıymetini bilsinler,
Dilerim benim gibi sevenler !...
Bana her günüm zindan edildi
Delicesine seven böylesine bir yüreğe,
“Nefret’in ” tüm elbiseleri zorla da olsa giydirilmek istendi
Ve sonra da yüzüstü bırakılıp terk edildi...
Girmesin bir daha kapımdan içeri
Görmesinler ne haldedir yar kişinin eseri,
Bilmesin kimsecikler hiç nasıl eriyip tükendiğimi.
Ben “HİÇ” olmuşum zaten ki ?
Kaşımasınlar yaramın görünmeyen derisini !...
Kazara hatırlayıp da girerse,
O yar bir gün yeni yalnızlığımın kapısından içeri,
Sadece toprağın altın da olmaz intizar sesleri
Her anıldığın da onun gibi candan sevenlerin hayali,
Dile getirirmiş toprağın altındakinin olsa bile cesedini !
Duymak istersen ziyaret edersin vefasız sen belki,
Aşkından orada talihsiz yatan bu bedeni...
İ.Hakkı Gürcanok
MERSİN
5.0
100% (21)