Kendini dev zanneden şehir karıncaları
Şafakta horozların ürüğünden sana ne?
Sentetik kozmetikli doğa yabancıları
Çıkamadığın dağın doruğundan sana ne?

Herkes fikrine uygun yaşam tarzını seçer
Farklı farklı yolların yolcusu teğet geçer
Kimini mutlu eden kimince zehir saçar
Hal böyle iken elin koruğundan sana ne?

Çağdaş çağdaşlık çıktı(!) geçti modern devirler
Yürürlüğe konuldu yeni moda Sev(i)r’ler
Üstadlar dövüyorsa eski usûl demirler
Çekiç onun örs onun, körüğünden sana ne?

Ne varsa al aşağı inanca dair olan
Kinayeler düzüyor eline kalem alan!
Dindarlığa yönelik iftira yalan-dolan
Mademki fikrin sağlam, çürüğünden sana ne?

Bulem’in bu işlere aklı ermiyor yani!
Akıllılar burada, akılsızları hani?
Sanatta özgürlük var, isteyen takar huni!
Deliden- küpeliden, kırığından sana ne?

İster iman ediniz, ister şeytana uyun
Mevsime-poza göre gönlünce giyin soyun
Asılır elbet kendi bacağından her koyun
Allah dostu adamın sarığından sana ne?

Saflara bölünürüz ok hedefe varınca
Kendini tekrar eder, döner atlı karınca
Sana ne zararı var başa örtü sarınca
İçinde sen mi varsın, bürüğünden sana ne?

Neden güzel ülkemde ayrımlar yaşanıyor?
Sevgi-kardeşlik bağı gitgide aşınıyor
Kaşağı mı lazımdı, sırtın mı kaşınıyor?
Cihada çıkan atın tarağından sana ne?...

Bulem hatun, 13/11/2013, Antalya