Dünyanın bittiği yerde bekliyorum
dünyanı bitirdiğin anda gel

kes şah damarını geçmişinin
yak anılarını, savur küllerini omzundan geriye
soyun ol’maktan
vazgeç düşlerinden

sana olmamayı öğreteceğim

kirli yüzü ile ağlayan yetimin gözünde bir yaş olmayı
sana olmamayı

üşüyen bir kedinin titreyişi olmayı
ve limonun ekşi tadı olmayı

sana olmamayı  
sana sen olmamayı


bulmayı bir de
kaybettiğinde nefesini
boğulan çocuğun nefesi olmayı
hayatı bulmayı


sana bulmayı
kendisini,putların
kırıldığında benliğinin  

sana susamayı
züleyhanın gözlerinde yusuf kuyusu olmayı
aşka köle olmayı
bedestende "hiç"pahasına satılmayı  

sana ol’mamayı üfleyeceğim
yedi delikli sur’umla
ve azra eylemeyi alemini nefesimle    

yavaşca uzat boynunu
biismi seni çağırıyor
"isteyerek ya da istemiyerek gel"

ismailce uzat boynunu
ki
halilullah öpsün saçlarının dibini  


dünyanın dibinde bekliyorum seni    

sana bir digerinden kendini seyretmeyi öğreteceğim
sana seni göstereceğim

her gördüğün yüzde sana bakan seni..
sevdiğinde sevgini

nefret ettiğinde kini
ve kar yağdığında tepelere
geçmişe sünger çektiğini  

sana aynanda seni seyrettirecegim
sırrını ve gözlerini  

ve göle her eğildiğinde
kendi güzelliğini seyretmek isteyen yakışıklı delikanlı misali,

göl kendi güzelliğini seyredecek
senin gözlerinden yansıyan aksinde  

yalnız olduğunu anlayacaksın
anladığında yalnız kalacaksın  

kendini bulacaksın da
bulduğunda o’lmayacaksın  

Olanı sende bulacaksın  

Gülümse şimdi

Sen ; Aşksın...        



Nil ~