3
Yorum
6
Beğeni
0,0
Puan
1041
Okunma

Yağmursa omuzları ıslatan/kuşların kanatlarını ve baharı
Damı toprak ahşam evleri/duvarları nem kokutan
Yaşanmışlığın gözleri/ hep yarına umursuz baktıran
Kuru ayaz yorganları/uzun kuş gecelerini yıl yaptıran
Tükürürüm geceye/tren rayları gibi uzayıp giden günlere
Şehirler arası terminallerin kokusu yorgun ömürlere yapışmış
Yalancı boyalı duvarlar/sandıklara saklanırken
Ağır yıllar saklı tavan aralarında/bayramlıkları bekler
Paslı uykular gecenin yorgunluğunda/beli açık uyamaksa
Tan vakti çeyrek ekmek/bir kaç kömür karası zeytinle karın doyurmakta
Pazar alışverişleri gün batımına düşmüş ve unutulmuşların gagalarında
Sokağın mırıltılı türküleri /çocukların ellerinde oyuncak
Pencereler siper olmuş/ saçı sakalı uzamışlara
Yol gözlemekten öte/soğuk suyla traş olma bitkinliği umarsız
Uzun kelimeler güne sığmıyor artık/ hep dar zamanlar demi kaynıyor
Büyük harflerle yazılmış/ alınlarının tam ortasına gönül yorgunluğu
Yeşil artık bir köy özlemi /masalsı gitmelerden uzak
Uyku dolu gözler hep dalgın yarınlara bakmakta
Pazar günleri magazalar kapılıyken/rol çalıp geziliyor
Elinde siğarası dibine kadar çekiyor/eli yanıncaya dek hayatın
Tarihin içinde figüren olanın kaderi/şakaklarına ak düşürmüş
Eli kalem tutan yazarlar/bitmiyor bu gecenin karanlığı derdinde
Mavinin ismi bilindik kara tahtalara yazılıyor/tepeşir beyazlığı gölgesinde
Kitaplar tozlu raflara kalkıyor/tarih gizlemekten utanıyor/yorgun yaşamları