4
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1128
Okunma
Bir iç çekimi kadar yakınım sana
Sense son nefes kadar uzak.
Göz kapaklarım sinema perdesi
Yumduğumda üstüne düşen film sen
Senaryo farklı olsa da
Baş rolün değişmezi sen
Hayat buluyor kelimeler
Bir doğum sancısıyla.
Kan revan ve çığlıklarla.
Sana yazılan her kelime.
Ağlıyor yeni doğan bebekler gibi
Kırk taş atıyorum
Kırk tas suya da kırklıyorum.
Gönlü kırık kalemim
Ömrünü sana yazmakla bitirse
İlahi kalem yazmadıysa eğer gerisi boşu boşuna.
Yüz çevirmiştim Dünyanın çirkin yüzüne
Yalın ayak yürürken nirvanaya
Bir tebessüme takıldı gözlerim
Yürek sendeledi Yalpaladı
Meyletti sol yanım, aktı aktım;
Sana vardım yandım
Yüksek kuleli kalelerin var senin
Taş duvarlar arkasında taş olmuş yüreğin.
Sana göre tetbir temkin
Ön yargılı oluşun olmayan cesaretin
Sorsak kaçmaların neden; bunaldım dersin
Aslı yok nerdeyse aşka teslimsin
Korkmuşluğun korkutulmuşluğun var belli
En derinden yaralasın belki…
Sen hep o yüksek burçlardan bakacaksın
Erişilmez olmak hissi rahatlatacak seni
Oysa haberin olmaz
Her gece ruhum okşar tenini.
Sana dair beklentilerim düştü,
Sadece düştü.Düştü sevdam,
Düştü dilinin ucundan düştü.
Adım Özüne düşemeden gözünden düştü
Tek kalmışlığım yokluğunun omuzlarını ıslatırken
Hıçkırıklarda yitiyor hayata karşı sağlam duruşum.
Gecenin karanlık kuyutularında el açmış
Seni dileniyor diz çökmüş gururum ve onurum.
5.0
100% (5)