18
Yorum
22
Beğeni
0,0
Puan
1480
Okunma

içimden bir ses dışarı çıkmak için
sıvamış bütün kollarını
ağlamamı beklemiyor
az sonra nasıl yağacağımı
zedelenmiş yürekle
bütün hırpalanmış düşlerimin üstüne
sen de yoksun ki sus diyesin
kimse için akıtma nurunu
ya da birazını ver bana
odanın duvarlarını birlikte seyredelim
bir resim asalım bugüne dair
sevgiyle sıvansın iç örgümüz
elini ver bana
ruhumda ısıtayım
bütün şehirler ekimi tüketiyor
ağaçlar kuru yapraklarıyla son deminde
güneşi emmiş kızıl yapraklar gibi
titreğim her ağaçta
dolanmışım kalın ve sert bellerine
hayata tutunuyorum
kim önümde, ardımda kim belli değil
savrulmuş da yapraklar
ey ekim senin suçun değil
olur olmaz günlerine yağıp da solmam
sevdiğim yanımda değil
bakışlarını arıyorum
ilkbaharda usul, sevgi dolu ve derin
kirpik olmuş gözlerime
yüzü yüzüme eğilir
dünyayı getirir
bırakır masama
kim giderse gitsin benden umrumda değil
sen kal yeter ki
sarılalım biz sarmaşıklar
içimizdeki o hep direnen acı
zehrini batan güneşe serpsin!
25. 10. ’013 / Nazik Gülünaya