“Sevmeye duran ibadetlerin abdestini kuşanır pusatlar
Çıplaktır gayrısına ömür bu göçün
Haticeler doğuran bir rahmin koynunda
Ak bir lekedir sevda…”

Gitmek,
Aysız gecelerin siyahını giyindiğinde şehir
Yüreğimin nasırlarında kan
Cana armağan
Güller damıtarak bucaksız Sinalardan

Geçerek etekleri yoksul ıssız dağların türkülerinden
Kar altında mızrabın yoksunluk ezgisince
Ağustos yalımlarının kundağına bezeli oyalardan

Dipsiz yalnızlıklarda yoğunlaşıp
Çiseleyen çocukluğumun tozlarında yüzüm,
Sabır yorgunu yazılardan iz derip şakaklarıma
Ömrüme ferman kardelene ant içende isyan.

İhanet ve gururun hasat telaşlarında
Genzime vuranda ergin başakların kokusu
Şerhe düşende yaşanmışlık;
Kalender ve mazbut bir öykü yılgınlığına,
Kırılganlığın dirençsizliğine
Kargaya vurgun sömürüye

Gitmek,
Buğulu bir göç zamansızlığında,
Sallayarak beyazlarını ömrümün
Vitrinlere ve müzayedelere inat
Çamurlara bulaşmadan…


22.10.2013/m.abdırgan