Bir gülüş savur göklere, Tebessümler saç herkese, Ve önüne gelen herşeye. İradesiz, özgürce.
Çiçeklere, çocuklara, Kelebeklere, hayata... Ne zaman ister, Ne de para.
Bir armağan, Bizlerden yaşama. İçten gelen, dudaklardan düşen, Tek bir gülücük.
Zor da değil üstelik. Sadece küçücük bir iyilik. Bir kez denesek. Yapabiliriz bence
Çünkü gülmek, sevmek. Herkese göre. Mutluluğun sırrı . Belki de bir gülüşte.
Sevda KARA 25.09.2013 - 16.00
Paylaş:
3 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Bu güzel şiire söylenecek söz bulmakta güçlük çekiyor insan. Evet, en çok ihtiyacımız olan şey tebessüm. Bu konuyu işlemekle, ne iyi etmişsiniz. Yazacak bir şey yok. Her bir şey tas tamam yazmışsınız.
Tebessüm diyoruz... Elimizden geldiğince... Her fırsatta... Her şekilde... Her mekanda... Her coğrafyada... Her iklimde...
Şiir şiir... Şarkı şarkı... katre katre tebessüm...
Hiçbirşey yapamasakta birbirimiz için gülümseyebiliriz. Ve hiçbir bahanesi, zahmeti yok. Zaman istemez emek istemez. Herkes bir tebessümü hakeder. Çok teşekkür ederim yorumunuza. Onur verdiniz. Saygılar.
Hiçbirşey yapamasakta birbirimiz için gülümseyebiliriz. Ve hiçbir bahanesi, zahmeti yok. Zaman istemez emek istemez. Herkes bir tebessümü hakeder. Çok teşekkür ederim yorumunuza. Onur verdiniz. Saygılar.
Gülmek, stresi yok edip bağışıklık sistemini güçlendirerek yüksek tansiyonu düşürüyormuş. Psikiyatrlar, insanların sağlıklı kalabilmeleri için kendilerini gülmeye zorlamalarını tavsiye ediyorlarmış. Konuya ilişkin olarak dünyanın muhtelif memleketlerinde etkinlikler düzenleniyormuş. Mesela: İsveç, ABD, Hindistan, Avustralya, Yeni Zelanda’da gülme gün veya haftaları tertip edilmekteymiş. Ocak 2000’de Kopenhag’da 100 bin kişi toplanıp bir ağızdan gülerek Guiness Rekorlar Kitabı’na girmişler. 15-21 Mayıs tarihleri arasında İngiltere’de Millî Gülme Haftası yapılacakmış. Hindistan’da 400 civarında gülme kulubü varmış. Türkiye de 2000’den başlayarak nisanın ilk 7 gününü ‘gülme haftası’ olarak kutlayacakmış. İncelemeler, gülme ile insan beyninde tabiî morfin yerine geçen endorfinin oluştuğunu ortaya çıkarmış. Endorfin, morfinden 20-30 kat daha kuvvetliymiş, sinir sisteminde sinyaller şeklinde yayılıyormuş. Buna bağlı olarak beyindeki stres hormonu azalıp insan, rahatlıyormuş. Kalp atışları önce hızlanıp basınç artıyor, sonra yavaşlayarak kan basıncı düşüyormuş. Uzmanlar, bu hadiseye “dolaşım sistemine elastikiyet kazandıran tabiî masaj” olarak nitelendiriyorlarmış. Kişi gülerken gözlerle tükürükte yer alan bağışıklık sisteminin esas unsurlarından olan ‘lizozom’ enziminin salgılanması çoğalmaktaymış. Bol geçmiş zaman kipi kullandığımız bu ifadeleri haftalık bir dergiden derledik* Şunun için: Milletçe gülmeye en fazla muhtaç olduğumuz günlerdeyiz. Darbeler, zelzeleler, ekonomik darlıklar, geçimsizlikler, iş yeri ihtilafları ve daha bir çok sebep gülme refleksini zayıflattı. Zaten her nedense gülme, layık olduğu iltifatı bir türlü bulamadı. Bu da son birkaç asrın sürekli gerileyen günlerinin kötü bir mirasıdır. Hele tek parti devrinin köylüye köle uygulaması, gülmeyi unutturdu. Onun için şair Abdurrahim Karakoç, “Hükumet çatıkkaş dedikleri zat” derken doğrudan doğruya bir gerçeği dile getirmekte. Bu toplum, sıradan bir karakol komiserinin, bir gardiyanın, bir gediklinin hükumet olarak bilindiği ve ondan şiddetle korkulduğu günlerden geliyor. Yoksa oldum olası gülmeye yabancı olamayız. Aynı zamanda iyi Müslümanlar olan geçmiş nesiller, dinimizin gülmeye verdiği önemden bihaber değildi. Sevgili Peygamberimiz -aleyhisselam- kendileri mütebessim idiler. Ümmetinin de mütebessim olmalarını buyurmuşlardır. Gülmeyi mükafatla muştulamış, asık suratlılığı yermişlerdir... -Güleryüz göstermek, sadaka vermek gibi sevabdır. -Mü’min güleryüzlü, münafık çatıkkaşlı olur... gibi... Bu kültürden, “ne sırıtıyorsun” azarlamasına gelmişiz. Bir gencin, çocuğun, kadının... karşıdaki adamın, kusurunu tebessümle telafiye çalışma arayışı bu cümle ile mahvedilir. Ve o ân bir kalp kırılır. Gülen insanın terslenmesi muhtemeldir ki başka lisanlarda yoktur. Hatta ağız dalaşlarında daha kabası yaşanır: -Pişmiş kelle gibi ne sırıtıyorsun? Ne kadar çirkin bir soru.. Dayağın terbiye şartı sayıldığı bir dünyada bunlar belki de normaldir. Dayak en yakına bile atıldığında kul hakkı geçer. Buna rağmen, surat asılır, kaş çatılır, dayak atılır. Biz... Biz, bir şeylerimizi kaybettik. İnsanlık, ölçülü gülme değil mi, insanlık muhatabını adam yerine koyma değil mi, insanlık, özür dileme, affetme, gönül alma değil mi? Ve... İnsanlık, kaş çatmama, surat atmama, tokat atmama, sövmeme, sabretme değil mi? Toplum önderlerinden kaçı gülmekte? Kaç devlet adamımız mütebessim... bakkalınız, manavınız, otobüs şoförünüz, iş yerinizdeki şefiniz, müdürünüz, çalışan personeliniz... güler yüzlü mü? Varlık seviştirir, yokluk dövüştürür diye bir ata sözü var. Her şeyi Viyana kapılarından ters yüz geri dönmemizin ardından yitirmeye yüz tuttuk. Onun için çatık kaşlı memurlar “hökümet” zannedildi. Ne yapsın belki onlar da mazurdu. Türküsünde “kahpe felek sana nettim neyledim?” diye isyanın en felaketlisini yaşayan bir kişi gülebilir mi? (alıntıdır)
tebrikler güzel şiirin için kalemin daim olsun vesselam..
Sıradan bir karalamayı bu denli dikkate alarak bu kadar derinlemesine inceden inceye yorum yaptığınız için çok çok teşekkür ederim.Hepsi o kadar doğru ve yerinde sözler ki. Gülmeyi unuttuk evet. Sebep bazen hayat şartları, bazen ortam, bazen şahsi sorunlardan belkide. Unutulmamalı, bu olmamalı diye düşünüyorum. Kimse haketmiyor çünkü asık yüzlü insanları. Herkes bir güleryüzü hakedecek kadar insandır diye düşünüyorum. En azından kendimiz için bunu yapmalıyız, yapabilmeliyiz. Eminim farkı olacaktır. Tekrar çok teşekkür ederim yorumunuza ve verdiğiniz öneme. Saygılar.
Sıradan bir karalamayı bu denli dikkate alarak bu kadar derinlemesine inceden inceye yorum yaptığınız için çok çok teşekkür ederim.Hepsi o kadar doğru ve yerinde sözler ki. Gülmeyi unuttuk evet. Sebep bazen hayat şartları, bazen ortam, bazen şahsi sorunlardan belkide. Unutulmamalı, bu olmamalı diye düşünüyorum. Kimse haketmiyor çünkü asık yüzlü insanları. Herkes bir güleryüzü hakedecek kadar insandır diye düşünüyorum. En azından kendimiz için bunu yapmalıyız, yapabilmeliyiz. Eminim farkı olacaktır. Tekrar çok teşekkür ederim yorumunuza ve verdiğiniz öneme. Saygılar.
Ne demiş şair Gülünce gözlerinin içigülüyor Kendimi senden alamıyorum Deek ki gülmek insana çok yakışır Ve de bakışla beraber gülüş aşka davettir Gülün dostlar gülün
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.