2
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
943
Okunma

akıl tutulmasının iki ayrı yapağısıydık
yün yün ipliğe dönüşen
vurgunların iki mağduru,
şehrin iki dilencisiydik hasreti bölüşen...
kurşun dökenlerin çıkardıkları bir çift göz
şairlerin tarif edemedikleri sözdük biz...
filozofların peşinden koştuğu giz
onlar kovalarken kaçanlardık biz...
yılın ilk yağmurlarını yakalar
mevsimin ilk meyvelerine aşkımızı kazırdık..
ne zaman görsek kısa bir ayrılığı
uzun ölümlere hazırdık biz..
hasta değildi sular
ve şehir küs değildi insanlığa
her bakışma aşinaydı birbirine
uçan kuşlar alacaktı sanki
bizi kanatlarının dibine...
şu ab-ı badereng olmasa ne temizlerdi bunca kirlenmişliği
acaba kim geri getirecek mazide kalan bizliği...
yorgun yorgun bakarken hem de umarsız kibir dolu
bu nedir içime yerleşen kimin eli kimin kolu?
çileyi anne bildik kaçışlar baba oldu
iç çekişin her biri kardeştir bize
damlayan her yaşı şifa saydık gözlerimize..
ay ve güneş sanırım ki utanır bize açmaktan
çünkü hala yorulmadık kendimizden kaçmaktan...
bazen bir tılsımda bulduk korkularımızı
bazen dualarla sardık yaralarımızı..
içimiz darlanırken, zaman; hep oynadı bizle
bizim başımıza çorap ördü, bizim ipliğimizle..
arayışlardan gemiler yaptık şimdi biz
her bulma gayreti bir bilinmezin rüzgarına kapıldı
her rüzgara aynı gözle bakar olduk sonra
önce gemileri yaktık umursamadan pes ederek
müteakiben her rüzgar bize pusula oldu...
önyargıların mahkemesine şebekeler çıkarır olduk ayrıca
amalar,keşkeler,iyikiler ve iyi saatte olsunların hepsi...
gözlerde sönük bir bakış şimdi
gözlerde tatsız bir arayış..
ne arayan ciddi gayesinde ne de aranılan;
uygunlukta..
kıyaslar kısası aba altından gösterir
aba üstünde şirin bir maske..
fazla inilen derinlikler hep ölüm getirir
gelen ölümler çok yaşanmışlıkları götürür..
bizden yana çok cümleler sarfederken hep ayrık olmuşuz bilmeden
bizi biz yapan nüvelerden ahenge bent olmadan geçmişiz, neden?
5.0
100% (4)