0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
826
Okunma
sözlerin kalemi kırdığı bir geceydi
figan kelamı gövdesini yeşile boyamış dallarda
sonbahar tadını yutkundurmuş
derin bir oyuk gönülde hasret ile buluşmuştu
şair mürekkebinden bile daha karaydı artık
satırın cellatlığında vuslat hayali
belki de bir ömrü sürgün eden
maşuk’un aşığa olan tek ikramıydı
cevaplar dahi sual kavuğuna girmişti
neyden medet umsam
garip bir alamet dur demişti
baş ucuma soğuk bir yalnızlık ilişmişti
sokaklara izini bırakmış kum saatimin
tarifsiz yolculuğunu tüketirken
kim bilir kaç aşk rüzgarı esmişti de yanım da
gözlerinin yokluğuyla veda etmiştim onlara
hangi yanı göz tuvalin de sana boyasam
ikramın olmuş veda rengin bozardı
gözlerimde ki mutluluğu gözyaşıyla
bir yol edip seni meçhule katardı
avuçlarım da biriktirdiğim kuraklığını
şimdi satır cellatlığın da boğuyorum
ya da bir intihar misali
kendimi aşkına gömüp göçmeyi bekliyorum
sözlerinin kırdığı kalemde
mürekkebin hayallerini yazıyorum
doğurduğun karanlığım işte
seni ararken kendimi uyuşturuyorum
güvercinin kanadına işli göç sevdası gibi düşün
bunca sarf edilmiş sözlerin sebebini
o her vakit sevdasının baharına kavuşur
ben de her vakit sonbahar olmuş
’’sensizliğimi avuturum’’