4
Yorum
27
Beğeni
0,0
Puan
1647
Okunma


mora dönük begonviller ülkesinde
kadehinde eritip dolunayı
akşamcı yıldızları mahzenine gömüyordu
gökyüzü
şarap rengi köpüklerle öpüşürken kumsal
sevmek kadar masum
ihtiras kadar hırçındı sular
gözlerinde eskil bir hüzün
kursaklarında yosun kokusu
kendi çığlıklarını kovalıyordu martılar
umutlarını doldurup zulalarına
esrik poyraz güvertesinde akıyorlardı güneşe
yandı kanatları
düştüler yere
öğrenmişlerdi ki
tragedya denizin öfke güneşindi
ah artemisia
senden önce ya da senden sonra
abazan izdihamın tutsağıydı panteon
düşleri yağmalanmış manastır gölgesinde
agnostik katiliyle sevişirken anemon
hiçlikten gelen yaşam figürleri
mausolos’un yolundan yürüyorlardı hiçliğe
diyojen’e inat
gizlerine insan eli değiyordu myndos’un
iğneli fıçılara sığmıyordu isyan
epik destanlara öykünen
özgürlük şarkıları deliyordu zamanı
besteleri sarı
kızıldı fısıltıları
sen yoktun
oysa olympos masallarından çaldığımız
antandros akşamlarında
nefesimizle büyütmüştük nar ağacını
zakkum gözlerinde durulmuştu huysuz yanım
tanrıçamdın
murat aydın doma
03 ağustos 2013