erken kalkmışım gene
dün sabahki gibi
rezil bir kahvenin terasındayım
ziyan insanlar gibi
masamda üç beş gazete
kahvem sigaram ve kalemimle
oturuyorum dün sabahki gibi

güneş doğudan doğmuş gene
batıdan değil
ve damlar üstünden
dağlardan değil
her sabahki gibi


neyse diyorum sonra
şehir bura
köy değil
böyle diyorum kendime

sis bulutları mı asılacak mor dağların omuzlarına
çiy damlacıkları mı konacak ince otların uçlarına
seherde serin yeller mi esecek
kuşlar günaydın mı diyecek kulaklarına
işte uzun bir yol önünde
uzayıp gidiyor kuzeyden güneye
işte çöp karıştıran cılız kediler
peşi peşine yürüyen uyuz köpekler
hani kuş diyorsun ya
işte kırlangıçlar
yavrularıyla mavisiz göklerde
göç mevsimine hazırlanıyorlar

sonra yedi oluyor saat
sonra sekiz
yoldan insanlar geçiyor kadınlı erkekli
işe gidenler geceden gelenler
gidenler uykulu ve telaşlı
gelenler uykusuz ve yorgun
seyret diyorum onları
dün sabahki gibi

sonra sen geçiyorsun yoldan
usul adımlarla
şiir dolu çantan
ve yazamadıklarınla

beni gördüğüne seviniyorsun
gök içmiş gözlerinle
bakıp gülümsüyorsun
ve çıkmayan sesinle
günaydınlar diyorsun
sonra ırayıp kayboluyorsun
bir var bir yok
düşteymiş gibi

yok yok diyorum sonra
düş değil
bu sabah başka
dün gibi değil

ve
bura köy değil şehir olsa da
yol bağ yolu değil çağ yolu olsa da
ve güneş
böyle diyorum
dağlardan değil damlardan doğsa da
ve kuşlar
kırlarda değil sokaklarda uçsa da
ve
yel yokmuş sis yokmuş çiy yokmuş
öyle olsa da
yok yok bu sabah başka
dün gibi değil
başka bir sabah

iyi bayramlarınız olsun. sevgilerimle...

LaTekmen. Ağustos/2013/Lüleburgaz