12
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1030
Okunma
rüzgârı soyundu karı soyundu bir dağ
çiçeği ormanı açıyordu
giyin diyorum, hava tenine göre değil
incir yaprağı bile üstüme ağır diyorsun
ayaklarını bağladıkça bileklerine
bir çitanın gövdesinde bacakların
sana bir kenti sunuyorum çarşı sokak
yalnızca ağaçlarını alıp gidiyorsun
al aç diyorum saçını şu fildişi tarakla
fillerin su içtiği gölde taranıyorsun
giyin diyorum, hava, o eski hava değil
sen ademin eğe kemiğini aranıyorsun
...
boynunda diş izi bir erkek aslanın
kanayan koynundaki dağdan ayrılık
ömer faruk hatipoğlu
(SÇY, hera, 2000)