12
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
1256
Okunma
Şu kızıl hasretin delip geçtiği
Gönülleri yırtan narası benim
Leyla bakışların yara açtığı
Gülmeyen bahtının karası benim
Ata yurtlarından gelirken sesin
Havayı çekerek dinleyin susun
O Mahmur gözlerim alsın uykusun
Ötüken yurdu’nun sare’si benim
Her zaman sen oldun düşü bozkırın
Gönlüm azad edip, zinciri kırın
Kızıl gül, bu aşkın mazisi derin
Burçtaki hilâl’in hare’si benim
Bahtına renk olsam boyasam boz’a
Üç tuğun ipine olsaydım koza
Tiyanşan dağından inerken düze
O hoş yamaçların dare’si benim
Pusatsız ah ile delenme gönül
Hasret efkarıyla hallanma gönül
Çölün rüzgarında sallanma gönül
Aşk-ı muhabbetin nare’si benim
Söyle yürekteki sızı ben miyim
Sen orda, ben bur da, olur mu uyum
Sen ki ab-ı hayat, sensin can suyum
Bu aşka tat veren mare’si benim
Duman duman tüttüğün o yerlerde
Bilesin ki ben de yandım korlarda
Lüzumsuz koyboldu gitti sırlarda
Pişmanlık derdinin bare’si benim
Sadık DAĞDEVİREN
Aşık LÜZUMSUZ
ETEK YAZILARI
SARE: 1. Sıçrayan, atlayan. 2. İhtiyaç. 3. Susuzluk. 4. Hz. İbrahim’in eşinin adı.
HARE: 1. Bazı nesne, canlı, göz vb.nde dalgalanır gibi görünen parlak çizgiler, meneviş, dalgır
DARE: Ağaç
PUSAT : 1. Araç. 2. Silah, zırh vb. savaş aracı. 3. Giysi veya giysilik kumaş
NARE: Güç, direnç: Ayakta dikilmeye naresi yok.
MARE: Böğürtlen
5.0
100% (14)