21
Yorum
20
Beğeni
5,0
Puan
4197
Okunma

Çocuktum, toplarken hayata dair izlenimleri
Açık iki penceremden gördüğüm silinmez izlerdi
Tıklım tıklım dolu Çarşamba pazarı
Heybetli küfesi ,altında kaybolan şapkası
Ne kadar taşınacak yük varsa vururlardı sırtına
Önde sükseli avratlar ,keskin bir parfüm kokusu
Arkada tüm şehri taşıyan İssin -yürü yol senindir-
Ve geçtikçe yıllar
Kaldırıma secde eden dizlerin
Bükülen belin
Sürüyen ayakların
Umurunda değildi kimsenin.
Emeğin buğusuydu alın terin
Ne kadar bereketsizdi bu şehrin toprakları
Çalarken sazını ağustos böcekleri
Çalışkan karınca sendin
Sadece taşırdın tadını bilmediğin türlü yiyecekleri
Bir terslik var bu masalda
Önünde mendil
Namerde el açan sen oldun sonunda.
Sabret yakındır beklediğin gün
Bir gün taşıyacaklar elbet omuzlarında
Öyle ya bunca emeğin var bu şehrin taşında toprağında.
Aman ha!
Ölü olduğunu unutup sevincinden atmayasın çığlık
Hoca efendi sorma sakın
Ne bilsin kullar
Hey koca şehir,
Feleğin kurup yükünü İssin’e yüklediği Ordu
Kalabalık kapalı çarşı
Orta camiinin eskimiş avlusu
Tahıl pazarının kırık taşları
Selimiye yokuşu
Şahancılı sırtları
Nasıl bilirdiniz Hamal İssin’i?
Nice bürokratlar geldi geçti
Hiç birinin adı kazınmadı belleğime
Ne ağalarında ne beylerinde kaldı
Koydum küfesine gönlümü
Götürdü bilinmeyen adrese
Bu şiir tarafımdan Hamal İssin’e yazıldı
5.0
100% (20)