9
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
1752
Okunma

...Bir hasret vardı yokluğuna duyulan
...Biraz kasvet soluduğum havada
...Bir adın vardı iki dudak aramda sıkışan
...Biraz cesaret gönlüme yakışan..
ismin düşerdi elveda/larla içimin kuytularına
Ve ben
sen sandığım papatya kokularında
Yoğururdum çaresizliği
Ayrılıkların bıraktıkları neydi geriye baktığımda
Bilemedim..
Derin bir kuyuya uzanan sancılı sevda
Atsa kendini iflah olur mu yürek noksanlığıyla
Atmasa her adımda acımayacak mı göğsüm
Ki sorular saplanırken ok gibi boğazıma
Suskunluğum oldu kaybettiğim özüm
Bilirim, çok iyi bilirim
Düşünmek ile hayal kurmak arasındaki farkı
Söylemekle göstermek eylemlerinin başkalığını
Kaç kez geç kalışlara maruz kaldı göz bebeklerim
Ve kim bilir kaç kez yoruldu parmaklarım
Yazıp yazıp sildiklerimden, hayatımın..
Savurup duvara tuz buz edilen cam kırıkları gibi
Yüreğinden bıraktığın can kırıklarım
Ellerim artık dokunamaz oldu harflerine
Tenine ve kirine avuçlarının..
Ve hiç göremeyeceğim derin çizgili yüzün
Yavaştan aklar düşmüş seyrek saçlar
Kim bilir benim gibi kalın mı dudakların
Hayalinden öteye izin vermiyor anılar
Her yerimi saran bu lanet hüzün..
Ki biliyorum keşkelerin soldurdu
Bunca zaman
Sen diye kokladığım papatyalarımı,
Keşkelerin mutluluklarımı
Umutlarımı..
5.0
100% (13)