0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
933
Okunma
Meltem değil bu esen
Yelkenlerini yavaşça dolduran
Estikçe gövdeni ürperten
Karanlık göğün altında
Gücünü, terini akıtıpta
Rahatı esirgeyen
Düşündüğün yok denizde
Ne tahtalarını ısıtan Güneş
Ne de köpük köpük dalgalar
Vücutsuz bir enginlik
Gövdenden kopup giden
Her tahta parçası
Her direk
Sana bağırıyor
Elveda et.
Anlamazlığın çukurunda
Köhne bir beden
İnadına açılan yelkenler
İnat ettiğinı bilmeden
Bitmeyen bir umut hala
Algısızlıktan hediye
Yelkensiz bir gemi gidebilir mi
Dümeni kopmuş bir mavna
Söyle kaptan sence gider mi
Tayfana anlat istersen
Bir kez daha kendi yalanlarını
Ya da adam ol yüzleş
Kendi yalanlarınla
Gene içtin bu akşam
Tam fırtınanın ortasında
Artık gözlerinde
Yeşil denizde gümüş damlalar
Olmadığını bilirdin işin
Kafan yerinde olsaydı
Atar yükü giderdin
Çabalamazdın
Ama sen kalın kafalının birisin
Kopmuş tahtaları bir daha söken
Dümeni gitmeden son kez daha kıran
Eserini al eline
Denizde sürüklenen iki ton tahta
Ve üstünde tüm ayyaşlığınla sen
Kontrolsüzce, aldırmadan
Sürükleniyorsun özgürce
Atılmış gibi denize
Görüyor musun kaptan
Suratına düşen gümüş yağmurdan
Ne buraların adamıydın
Ne de bir kahraman
Ne kutsal bir iş yapıyordun
Ne de yeni bir şey buldun
Sen milyonların becerdiğini
Anlayamayan bir budala
Gerçeği gör artık
Yükün kenef, işin bitik.